Prof. Dr. Nevzat Tarhan şiddetle ilgili bir konuşmasında, “Şiddet uygulayan kişinin özgüveni yoktur. Şiddet zayıflık işaretidir” demiştir.
Evet öyle değil midir?
Şiddeti, hayatın her alanında karşılaşabildiğimiz, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümü olarak biliyoruz. Şiddet bir kişiyi de, bir toplumu da etkiler. Düşüyorum da kişi kendi duygu dünyasındaki eksikliği kolay kolay kabul etmez. Bu eksikliği karşısındaki kişiye, fiziksel ya da psikolojik anlamda baskı yaparak kamufle eder.
Kişi çoğu zaman rahatlamak ya da zevk duyduğu (sadistlik) için şiddet uygular. Genellikle kendinden daha güçsüz durumda olan kişilere, karısına, çocuğuna ya da hayvana şiddet uygular. Ayrıca bu kişiler öfke duygusunu kontrol edemezler. Çünkü onlar için şiddetin sınırı yoktur. Onlar için önemli olan yaşadıkları mutluluktur.
Bir de üstünlük duygusu, beğenilme gereksinimi, abartılı şekilde kendine hayran olma, hayranlık beklentisi ve empati yapamama gibi özelliklere sahip narsistler var. Narsistlerin egoları yüksek, tahammül gücü yok denecek kadar azdır. Narsist kişinin hareketlerine yorum yapıldığında, yorum yapan kişi düşman gibi görüyor. Eleştiriye kapalı olma şiddetin en temel sebebidir. Narsisizmi yüksek olan kişiler şiddete eğilimli oluyor ve eleştirildiği zaman karşısındakine şiddet uyguluyor. Bunun için narsist kişiler karşılarındaki insanları dinlemeyi sevmezler. İlgi odağının daima kendileri olmasından hoşlanırlar. Kurallara uymaktan hoşlanmaz, başkalarının üstünlük tavrını kabul edemezler. Ayrıca yeni fikirlere açık değillerdir, daima haklı olduklarını düşünürler. Kolay sinirlenip önce psikolojik sonra fiziksel şiddet uygularlar. Sonrasında ise bu durumdan karşı tarafı sorumlu tutarlar.
Şiddete eğimli kişiler bir olay karşısındaki tutumunu konuşarak yapmaz. Bağırarak ya da vurarak ‘Ben varım, ben güçlüyüm’ demeye çalışır. O andan itibaren öfke duygusu katlanarak kine dönüşür. Kin dolu olan bu kişi şiddetle rahatlar. Çünkü öfkesini dile getirmekten korkar. Kısacası duygularını sözle ifade etme becerisi olan insanlar şiddete başvurmazlar.
Medeni toplumlarda bağırmak ve şiddet yok yoktur. Daha çok konuşmak ve ikna etmek söz konusudur. Medeniyetin uğramamış olduğu toplumlarda şiddet baş sırayı çeker.
Fatoş Karaoğlu - Malatya