Zamanınız yoksa bir-iki dakikanızı ayırıp, bu köşe yazımın yalnızca ‘BU ÇAĞRIM’ başlıklı son paragrafını okuyabilir misiniz?

Değerli okurlarım günlerdir televizyondaki analizörleri, yanlarındaki Prof.leri, köşelerinde akıl veren akıl deneleri izliyor, köşe yazılarını okuyorum. Seçim süreçlerini 1950 yılından günümüze hem izleyen, hem de seçimlere ilişkin o günden bu güne kadar,siyaseti yakından izleyip, biraz okuyup yazan biri olarak, şu gözlemimi rahatlıkla söyleyebilirim. Hangi seçim olursa olsun, seçimlerde kaybeden tarafın yaygın olarak kazanan taraflar içinyazıp çizip söylediği; Sandıklarda hile yapıldığı Kömür, yağ, un dağıtıldığı, epeyi de para verildiği hep gündemde tutulmaya çalışılmış, hem de bir adım daha atılarak, halkın cahil, ‘devlet’ tarafından baskı yapıldığı söylencesi hiç bitmemiştir. Bu söylenceler öyle dillendirilir, öyle bir hal alır ki, sonun da iş karakolda biter. Düdük çalınır. Seçimler, siyasi partiler ve yöneticileri bir süreliğine dinlenmeye alınır. Yasal! Düzenlemeler yapılıp, halk hizaya sokulduktan sonra, kalınan yerden seçim yoluyla ve yeni çıkan kanunlarla yola devam edilir.

Bütün bu olup bitenlere rağmen seçimler ve referandumlar gelir, halkımız oyunu kullanır halkımızın toplam aklı galebe çalar. Medyamız; analizörler vasıtasıyla kendine günlerce halkımızın kafasını karıştırıp oyalamaya çalışan yeni bir alan bulunmuş olur. Bütün bu olup bitene rağmen halkımız da kendi bildiğini okur.

Oysa dünyamız, ülkemiz ve insanlarımız yeni bir yüzyılla, sosyolojik ve demografik yapı olarak farklı bir alana taşındı. Geçmişte dünya hiçbir zaman diliminde olmadığı kadar bir yandan, köylerden şehirlere akın akın taşınırken, bir yandan da ülkeler arası savaş, yoksulluk ve iyi bir gelecek kaygısıyla taşınmalar, her türlü kıskaca, tel örgülere, suların içeresinde boğulmalarda göze alınarak, göç yolu ile ülkeden ülkeye taşınır oldu. Taşınmaya da devam ediliyor.

Dünyayı bir yana bırakalım, ülkemizde son 25-30 yıl içerisinde 30 milyona yakın insanımız mekân değiştirmiş. Sekiz milyon insanımız İstanbul’a yükünü alıp, kendini atmış. Yine TÜİK rakamlarına göre;Malatya’mızdan; 2007 yılından 2016 yılı sonuna kadar, yani 8-9 yıl içerisinde Malatya’mızdan 209 bin insanımız başka şehirlere göç etmiş. Yine bu süre içerisinde 188 bin insan şehrimize gelmiş. Toplamda Malatya’mızda bu süre içerisinde 397 bin nüfusluk bir demografik yapı değişikliği olmuştur. Sosyo-ekonomik yapı ve mesleklerdeki değişim almış başını gidiyor. Hiç bir toplum kısa bir zaman diliminde (25-30 yıl gibi)böylesinedemografik ve sosyo-ekonomik yapı bozumunauğramamıştır.

Yine yakın bir zamanda 16 Temmuz 2016’tıda, Fetullahçı terör örgütü tarafından menfur bir darbe girişimi sonucu 250 insanımız yaşamını yitirerek şehit olmuş, binlerce insanımız sakat kalarak gazi olmuştur. Aynı zamanda yüz binlerce insan fetullahçı terör örgütü tarafından darbe girişimine alet edilmiş, bu yüzden aileleri ile birlikte büyük bir travmayı yaşamaktadırlar.

Çevremizdeyıllardır bir savaş hali sürmekte ve bizler bu savaş hali çemberinin içinde, Suriye içlerinde askerlerimiz her an elimiz tetikte beklemekteyiz.

Bunca sorunlarımız var. Bunların hepsi halkımızın geleceği ve refahı için çözüm bekliyor. Bu sorunlarımızı uzaydan! birilerinin gelip çözecek halleri yok. Onları bizler, bizim oy verdiğimiz siyasetçilerimiz çözecek.

Bir referandum sürecinden geçtik. Bütün siyasiler, sivil toplum, yazar-çizer referanduma ait söylenecek bütün sözlerini en okkalısından, en okka-sızına varıncaya kadarsöyleyip yazdılar. Herkes alacağı oyu aldı. 2019 seçimlerine yeni bir sistemle birlikte girip yol alacağız.

Mevlana’mızın dediği gibi, “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.”

2019 Kasım ayında yapılacak olan seçimlere kadar, siyasilerimiz el birliği ile bizim acil gündelik sorunlarımıza çözüm ararken, bir yandan da referandumdan geçen 18. Maddenin etkilediği yüzlerce madde, binlerce yönetmelik ve tüzük maddeleri değişecek. Bunlara ya siyasiler olarak birlikte uygarca anlaşıp ya çözüm üretecekler, ya da bir taraf, ben hayırda hayır diyerek istemezük anlayıcı içinde yürüyecek. Diğer tarafta tek başına kendi anlayışı içerisinde bu yasal değişiklikleri yapıp gidecek.

Oysa çağımızda toplumun sorunlarını ortaklaşa olarak el birliği içerisinde çözümünde, yani demokrasiden yana birlikte atılan her adımın, o toplumu güçlendirdiği görülüp yaşanmıştır.Muhalefetin yapılacak olan bu değişikliklere toplum adına söyleyecek sözü, önerecek çözüm maddeleri olmalı. Yapacağı her olumlu katkının ve çözümönerilerinin 2019 seçimlerine yol alırken, 48,5 oy almış oylara katkı sağlayarak, alternatif iktidar adayı olarak halkımızın karşısına çıkmasının ülkemize hayırlı sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. Bu aynı zamanda halkımız adına, hepimiz adına bir kazanım olacaktır. Yoksa muhalefet partileri bir de bakmış ki,topluma yeni bir şey söylemeden, Mart 2019 Yerel Yönetim, 29 Kasım Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi ile birlikte ayrı sandıklarda oy kullanmak suretiyle parlamento seçimleri kapıya dayanmış ve hazırlıksız yakalanarak, yapılan seçim sonuçlarında yine hile! Arayışları şarkısını söyleyerek Ağustos Böceği misali günlerini şimdiki gibi geçireceklerdir.

BU ÇAĞRIM; ülkemizdeki bütün siyasi partilerimiz olmak üzere, tüm halkımızadır.Başta parlamentomuzda gurubu bulunan Ak Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi yöneticileri ile teşkilatları olmak üzere, üyelerine ve halkımızadır. Dünyamızın, özellikle bölgemizin ve ülkemizin çok önemli ve özel günlerden geçtiğini düşünüyorum. Önümüzde bırakın bizleri, çocuklarımızı torunlarımızı, ülkemizin gelecek kaderini değiştirecek günlerden geçtiğimizi düşünüyorum. Gün döğüş, kavga ve siyasetimizin galebe çalacağı günler değildir. Geleceğimizi sil baştan yapacak günlerden geçmekteyiz.Önemli yasal sorunlarımız var ve bizler hemen şimdi, hemen bugün, bugünlerde çözmek zorunda olduğumuz unutmadan, yeni şeyleri söylemenin tam da zamanı geldiğini düşünüyorum.Yarın geç olabilir. Bir an için sevgili okurlarım, değerli hemşerilerim şöyle sizleri fazla değil 5 dakikalığına, partinizi, ideolojilerinizi bir yana bırakarak ülkemizi, vatanımızı ve halkımızı sevenler olarak aşağıdaki yazımı okumanızı ve yorumlarınızı eleştirileriniz gerçekten görmek istiyorum.

Ülkemizin temel bir sorunu olan ve 200 yıldır onca darbelere, ihtilallere, idamlara, kalkışmalara rağmen, arayıp da bir türlü bulamadığımız, ‘YÖNETİMDE İSTİKRAR- TEMSİLDE ADALET‘ ikili sorunumuzdan birini, 16 Nisan 2017 Pazar günüyaptığımız anaysa referandumu ile‘YÖNETİMDE İSTİKRAR’ sorunumuzu ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ ile çözmüş olduk. Bunun kişilere bağlı olarak değil, Cumhur Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan bağımsız olarak,bir an için düşünelim diyorum ve böyle düşünüyorum. Ülkemizin gelecek günlerinde bu makama kimin seçileceğine kimin geleceğine, yine halkımız milletimiz karar verecektir. Şimdi yapılan bu ‘ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ’ile ‘YÖNETİMDE İSTİKRAR’ yerini buldu. Oysa yapılacak daha çok işimiz var. Şimdi sıra geldi ülkemizde ‘TEMSİLDE ADALETİ’ sağlayacak temel sorunumuza. Bunlarınen başında yer alanbizlere yeni bir ‘SEÇİM VE SİYASİ PARTİLER’yasasına.Yıllardır bu kanuna olan ihtiyacımız hem partilerimiz, hem de halkımız tarafından dillendirilmektedir. Aslındayönetimdeki istikrarı da taçlandıracak olan bu‘SİYASİ PARTİLER ve SEÇİM’ yasasıdır. Temsilde adaleti sağlamayan bir ‘YÖNETİMDEKİ İSTİKRAR’ her zaman sınıfta kalmaya mahkûmdur. O zaman benim yönetimdeki istikrar için verdiğim ‘EVETİM’ de yok hükmünde olacaktır. Halkımız gereğini yaptı.Hem EVETÇİLERE 51,5’la, hem de HAYIRCI’LARA 48,5’la dersini verdi. Şimdi sıra parlamentomuzda gurubu olan partilere ve onlara görüş ve öneri sunacak parlamento dışı kalmış partilere ve aktörler. Bu süreçte herkesin dersini hem iyi hem de titizlikle çalışması gerekli.

2019 Mart ayındaki yerel yönetim seçimleri ile 2019 Kasım ayındaki yapılacak olan parlamento seçimlerine şurada ne kaldı ki. Halkımız dersini iyi çalışanlara da, çalışmayanlara da,1950 yılından günümüze her seçimde dersini vermiştir.

Bunca yaşım ve başımla, ben ancak buncağızını bilir buncağızını söyleyebilirim.