Şurası bir gerçektir ki Türkiye “arayış” içindedir, neden denirse 1960 asker darbesinden sonra başlayan ve hala devam eden “anayasa” ve değişiklikleri, bu durum gösteriyor ki demokrasi henüz rayına oturmamıştır.
Günümüzde “demokrasi” dendiğinde akla gelen seçimlerin yapılmasıdır, seçimler1950 ötesinde “açık oy gizil tasnif” şeklinde yapılırdı ve asla demokratik değildi, 1950’den sonra yapılan seçimlerde ise “gizli oy, açık tasnif” yapılır oldu ve bu manada demokrasi sanki geldi ülkemize.
Seçim sistemi ise birçok değişikliklere uğradı, şu günlerde bile meclise ayrı bir değişiklik önerisi gelebilir.
Şimdiye kadar yapılan seçimlerde seçmen istediklerini milletvekili olarak seçemedi.
Her hangi bir partide delege olmak demek, seçilecek milletvekillerini belirlemeye “hak” kazanmak demek anlamına geliyor..
DEMOKRASİ DEMEK HER KADEMEDE SEÇİLMEK DEMEK DEĞİL Mİ?
Cumhurbaşkanını halk seçerken, parlamentodaki milletvekillerini halk seçemiyor, halk yani seçmen parti tarafından ki, bu ekseriya genel başkanlardır, isimleri belirlenen kişilerin partisine oy vermekte böylece milletvekili olunmaktadır.
Oysa parti listesine girebilmek için “nüfuzlu ya da varlıklı” olmak gerekmektedir ki, işte bu durum demokrasiye aykırıdır.
Seçmenin istemediği kişinin maddi gücü veya nüfuzu var diye milletvekili olması demek “temsil” yönünden haksızlıktır, çünkü burada sanki bir “zorlama” söz konusudur, tercih kişiye değil kişinin partisinedir.
==========================================
MUHTARLIK SEÇİMİ GÜZEL BİR ÖRNEKTİR
Bizim anlayışımıza göre gerçek demokraside halk ve bazı kurumlar kendisini yönetenleri kendisi seçmelidir, “ordu hariç” mesela Diyanet işleri Başkanını bütün diyanet teşkilatı seçmelidir, önce personel müftüleri, daha sonra müftüler tarafından başkan seçilmelidir, hafızam beni yanıltmıyorsa eskiden böyle imiş müftüleri teşkilat mensupları, diyanet işleri başkanını da müftüler seçermiş.
Çünkü bu durumda liyakat söz konusu olur, şimdilerde liyakat kişinin ilmi dirayetinde değil, profesörlük, doçentlik gibi unvanındadır, bunu bir misal olarak dile getirdik, diğer kurumlar içinde görüşümüz aynıdır ki demokrasi “çakma” değil “tam” demokrasi olsun