Malatya; havası, suyu ve toprağı bakımından tarih boyunca meyveciliğe elverişli bir bölge olarak bilinmektedir.

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin Malatya bölümünde, şehrimizde yetiştirilen elma, armut, kayısı gibi yüzlerce meyveden şu şekilde söz etmektedir: “Dağlarında Kerengüv adında kudret helvası olur. Allah’ın emri ile gökten yağar. Meşe ve pelit ağaçlarının yapraklarında bulunur. Bağırsakları temizleyen bir çeşit helvadır. Dağlarında mazı, kırlarında pazu (pezük) ve ıspanak, lahana ve sair sebzeleri boldur. Yedi türlü kayısısı ve zerdalisi ve seksen tür sulu armudu, sicile yazılmış yedi türlü ayvası, 20 türlü elması vardır. Dürbül üzümü ve kirazı çok meşhur olup, aşağıda yazılacaktır. Bu şehirde bir cins beyaz bal olur ki dünyanın dört tarafında benzeri bulunmaz. Meğer Aydos Balı ola… Kırmızı çıkanlarla İstanbul’un ileri gelenlerine yüz binlerce kavanoz süzme bal hediye götürürler. Bunun şerbeti ve Malatya Ayva Perdesi şerbeti pek tatlı olur” (1)
Malatya’nın bu özelliğinden ötürü başka illerde ya da başka ülkelerde yetişen kayısının en lezzetli ve kalitelisine sahiptir. Bu nedenle dünya kuru kayısı rekoltesinin yüzde 85’i ilimizde elde edilmektedir. Kayısı çeşitlerine baktığımızda ise kokusu, tadı, aroması bakımından en kaliteli ürün Malatya’da elde edilmektedir.
Malatyalı, yüzyıllardır değişik kayısı türü yetiştirmek için büyük gayret göstermiştir. Günümüzde de değişen küresel iklim nedeniyle yeni kayısı çeşitleri üretmek üzere şehrimizde çalışmalar sürmektedir.
En iri, şekeri en bol, aroması diğer türlerden daha da farklı olan kayısımız Hasanbey türüdür. Hasanbey Kayısısı adını Cumhuriyetten sonra il olan Malatya’mızın ilk belediye başkanından almıştır. Hasan Bey (Derinkök) 1924-1928 yıllarında Malatya Belediye Başkanı olmuştur. Şevki Bey tarafından 1930‘da yayınlanan Yeni Malatya Gazetesi’nde ‘Kayısı’ başlıklı başmakalede Hasan Bey’in adıyla anılan bir kayısı türü aşısının bulunduğu anlatılmaktadır. Bu yazısında Şevki Bey, “Bu rağbet; iptila halinde o derece ileri varmıştır ki kayısının nefaset, lezzet ve cesametini tezyit için ıstıfa kaidesine tevfikan mükerrer aşılar yapılıyor. Bu bapta en ileri giden esbak Belediye Reisi Haci Abdi Oğullarından Hasan beydir. Kendi namlarına izafetle mükerrer aşılar sayesinde elde ettiği mahsulü gören her zatın hayretle içinden derin bir memnuniyet hmemesine ve hatta takdir eylememesine imkan yoktur. Bütün evsafiyle bir kayısının (25 dirhem 80.175 gr.) ve 16 adedinin bir okka (1282 gr.) geldiği, bugüne kadar vaki değildi. Fakat milli servetimiz için bunun, birkaç bahçaya münhasir olarak, yetiştirilmesini kafi göremeyiz. Teksiri esastir ve şarttir. Bu husustaki noktai nazarını anlamak üzere gönderdiğimiz bir muharrire Hasan bey demiştir ki: ‘-Milli servetimiz için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyeceğime emin olabilirsiniz. Her arzu edene kaysı ağaçlarımdan meccanen aşı vermeğe amadeyim ve bunu vatani bir borç sayarım’ Bu yüksek ferağati nefis karşısında Hasan beyin muharririmize söylediği sözleri aynen nakletmekten başka bir cümle dahi olsun ilave etmeği zait görürüm” şeklinde yazmıştır. (2)
1930’dan sonraki yıllarda adını aldığı Hasan Bey tarafından keşfedilen bu kayısı türü uzun yıllar Malatya’nın en önemli ürünü olmuştur. İriliği ve doyuruculuğu nedeniyle bir kişi ikiden fazlasını pek az yiyebilmiştir. Daha çok sofralık olarak tüketilen kayısı türü olan Hasanbey günümüzde de tüketilmeye devam ediyor. Hasanbey daha çok sofralık olarak değerlendirilirken, Hacı Haliloğlu ise dayanıklığı nedeniyle kuru kayısı olarak tüketilmeye devam ediyor.Günümüzde Soğanoğlu, Çoroğlu vb... gibi kayısı türleri de günümüzde yeni yeni gelişmektedir.
1930 yılında Malatya Belediye Başkanımız Hasan Bey tarafından geliştirilen kayısı çeşidi Hasanbey, Malatyalı kayısı üreticilerinin yüzünü güldürmeye devam ediyor. Bugün bile unutmadığımız Malatya Belediye Başkanımızdan hayır dualarımızı da esirgememeliyiz.

(1) Evliya Çelebi’den Malatya, Mustafa Kuşçuoğlu, Mim Yayınları, İstanbul, 1968
(2)Yeni Malatya Gazetesi 3 Temmuz 1930 Perşembe