Dokuz günlük ara tatil başladı. Sabahları servis kornalarının sesi sustu, okul çantaları duvarın kenarında dinlenmeye çekildi. Çocuklar için küçük bir bayram, veliler içinse biraz telaş, biraz da “şimdi ne yapacağız?” sorusunun zamanı.
Kışın habercisi kasım günlerinde bu kısa mola, hem öğrencilerin hem öğretmenlerin nefes alması için önemli. Yoğun bir dönemi geride bırakan çocuklar, sınavlar, ödevler ve sabahın erken saatlerindeki koşturmanın ardından şimdi biraz oyun, biraz dinlenme hakkını fazlasıyla hak ettiler.
Ama ara tatil dediğimiz şey, sadece “ders yok” anlamına gelmiyor. Aslında çocukların yeniden enerji topladığı, aileleriyle daha fazla zaman geçirdiği bir fırsat dönemi. Malatya gibi deprem sonrası hâlâ toparlanmaya çalışan bir şehirde, bu birlikte geçirilen zamanın kıymeti biraz daha fazla.
Veliler için ise durum farklı. Kimisi “çocuğu nereye götüreceğim, nasıl oyalayacağım” telaşında, kimisi işten fırsat bulup bir gün bile olsa ailesine zaman ayırmanın yollarını arıyor. Oysa bazen en iyi tatil, uzaklara gitmeden yapılanıdır. Bir parkta yürüyüş, evde birlikte yapılan bir kahvaltı, eski fotoğraflara bakarken edilen bir sohbet bile çocukların zihninde kalıcı bir mutluluk bırakabiliyor.
Öğretmenler de bu dönemi hem dinlenmek hem de eksikleri tamamlamak için kullanacak. Çünkü eğitim sadece sınıfta değil, her yerde devam ediyor. Tatil, biraz durup yeniden başlamanın zamanı.
Dilerim bu ara tatil, tüm çocuklara oyun dolu, velilere huzurlu, öğretmenlere ise hak ettikleri bir nefes olur. Çünkü bazen ilerleyebilmek için bir süre durmak gerekir.