Uzun bir süredir hükümetin uygulamalarına pasif kalmakla suçlanan Kılıçdaroğlu, bugüne kadar gösterdiği tepkinin dışında bir tepki ile sokağa çıktı.

Enis Berberoğlu’nun 25 yıl hapis cezasına çaptırılması ve tutuklanmasının ardından CHP’nin göstereceği tepki önem arz ediyordu. Kılıçdaroğlu’nun bundan önceki tepkileri hep CHP tabanında eleştiri bulmuş, bu yönüyle seçmeninden ciddi tepkiler yükselmişti.

Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının tutuklanması ardından gösterdiği tepki, anayasa oylaması sonrası sokağa çıkanlara destek vermemesi, sokak eylemlerine onaylamayan Kılıçdaroğlu’nun Enis Berberoğlu’nun tutuklanması karşısında alacağı tavır merak ediliyordu.

CHP genel başkanı bu kez aynı tavrı göstermedi. Sokağa çıkma kararı aldı. “Artık bıçak kemiğe dayandı adalet aramanın zamanıdır” dedi kısaca.

Aslında önünde birkaç seçenek vardı.

1-Her zaman gösterdiği tepki gibi, ‘bu kabul edilemez’ tarzında soru cümlesi kurup geçiştirebilirdi.

2- Seçmenini sokağa dökülmeye çağırabilirdi ki bu seçenek tehlikeli bir o kadar da sonuçları kestirilmeyen bir durum yaratabilirdi.

3- Enis Berberoğlu’nu cezaevinde ziyaret edip İstanbul’dan Ankara’ya yürüyebilirdi ki bu durum sonucu kestirilmeyen daha büyük sorunlara yol açabilirdi.

4- Son seçenek ise Ankara’dan İstanbul’a yürümekti.

Merkezden çevreye yürümek gösterilecek tepkiler içinden en pasifi olarak değerlendirilebilinir ki, öyledir de. CHP Genel Başkanı da bu seçeneği seçmiştir.

Kılıçdaroğlu’nun önünde duran bu seçeneklerden sonuncusunu seçmesi kaos ve çatışmadan uzak durmak isteyen kişiliğinden yansıdığını ve demokratik bir tepki olarak görülebilinir.

Aslında Kılıçdaroğlu’nun bu seçeneği seçmek dışında başka bir şansı da, seçeneği de yoktu.

Her zamanki gibi sorunu zamana yayıp geçiştiremezdi. Bu kez bir milletvekili tutuklanmıştı. Bu tutuklanmaya neden de kendisinin geçmişte destek verdiği dokunmazlıkları kaldıran madde nedeniyle olmuştu.

İlk seçeneği seçip; her zamanki gibi; bu kabullenilmez, böyle bir şey olamaz, böyle bir şey olabilir mi? Soru cümleleriyle başlayan nutuklar atsaydı parti tabanında inandırıcı olmazdı. Bugün hem koltuğu sorgulanırdı, hem de partisi karışırdı.