Her köşe başında, her ortamda karşımıza çıkan bir figür var: Her şeye hakim olduğunu zanneden, her konuda ahkâm kesen ve en ufak bir terslikte mağdur rolüne bürünen, şikayet yağdıran bir kahraman...

Bu modern tragedyanın kahramanları, sahte bir egonun gölgesinde kurban psikolojisine sığınarak, kendilerini haklı çıkarma ve sorumluluktan kaçma konusunda müthiş bir yeteneğe sahipler. Öyle müthişlerdir ki, bu özellikleri taşıyan tek bir kişi bile, birçok insanı kendi varoluşunu sorgulatabilir.

Unutmayalım, bu tiyatro oyuncuları kusursuzlar. Her zaman haklılar, her zaman mağdurlar. Kendileri dışında tüm dünya onlara karşı komplo kurmuş gibidir. En ufak bir aksaklıkta, sanki dünya onların üzerine yıkılmış gibi feryat figan ederler. Sorumluluk almaktan kaçınırlar, hatalarını başkalarına yüklerler. Ve en önemlisi, bu oyunu o kadar ustaca oynarlar ki, birçok insan onları ciddiye alır, hatta acır.

Her şeye hakim olduğunu zanneden bu kişiler, her konuda fikrini sunmaktan ve ahkâm kesmekten çekinmezler. Politikadan sanata, ekonomiden bilime kadar uzanan geniş bir yelpazede, en ufak bir bilgi sahibi olmadan bile kesin yargılarda bulunabilirler. Bu durum, genellikle yüzeysel bir bilgi birikimi ve mantıksal hatalarla beslenen bir kibirden kaynaklanır. Bir süre dinledikten sonra kolay bir şekilde anlayabilirsiniz bu kişilerin bir şey bilmediğini sadece oradan buradan duyduklarıyla entel gevezelik yaptıklarını..

Her şeye hakim olduğunu zanneden bu kişiler, sadece fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda insanları yargılamaktan da çekinmezler. Her hatada, her kusurda, sorumluluğu başkalarına atarlar. Çünkü kendini dört dörtlük zanneden bu kişiler bahane üretiminde ustalaşmıştır.

Her şeye hakim olduğunu zanneden kişiler, en ufak bir aksaklıkta mağdur rolüne bürünmeye ve şikayet etmeye meyillidirler. Hayatın zorluklarını ve engellerini, kendi yetersizlikleri yerine başkalarının hatalarına bağlarlar. Hata bulamadıklarında ise meşhur özellikleri olan ‘kurban rolünü’ devreye sokarlar.

Her şeye hakim olduğunu zanneden kişilerin arkasında genellikle sahte bir ego yatar. Bu ego, gerçek benliklerini gizlemek ve kusurlarını örtbas etmek için kullanılır. Kendilerini olduğundan daha önemli ve değerli göstermeye çalışırlar ve bu uğurda kendilerini de kandırmak pahasına gerçeği göz ardı ederler. Gerçek benliklerini kabullenmek ve geliştirmeye çalışmak yerine sahte egoları ve kurban rolleriyle toplumda varlıklarını sürdürmeye çalışırlar… Ve genelde de bir yolunu bulup sürdürürler…