Üçüncü Yavrum ayaklı şiiri, yine bu coğrafyanın bir insanına ait. Elazığ doğumlu olan ve Anadolu kültürünü özümleyerek eserini yazıp besteleyen Esat Kabaklı’nın Bil Oğlum adlı eseri, son yılların en çok dinlenen türkülerindendir. Öğütleme geleneğinin yeni bir versiyonu olan bu eserde Türkiye birliği idealini anlatmıştır: Esat Kabaklı’dan Bil Oğlum: Gün gidende ay gelende gel oğlum Cihan yanar sen gülende gül oğlum Bir yol vardır hakk yoludur bul oğlum Yeri bilmek göğü bilmek bil oğlum Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum Gez oğlum, Vatanına göz dikeni ez oğlum.! Dostun kim düşmanın kim sez oğlum Tarihini şerefinle yaz oğlum Yaz oğlum.! (Nakarat)

Senden gider sonsuzluğa yol oğlum Dört bir yana salmalısın kol oğlum Ekmeğini aç olanla böl oğlum Haram yeme, hakk uğruna öl oğlum.! Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum Hain gezen şu dağlarda gez oğlum ! Osman Kaya, ise birlik beraberlik bayrak, vatan ve millet sevgisini işlediği şiirlerini Al Bayrağın Gölgesinde (Bengisu Yay. İstanbul 2018 ) adlı kitabında toplamıştır. Halen Malatya’da yaşamını sürdüren Osman Kaya ilimizde kurulan Anadolu Kitap Fuarında Malatyalı Şairler ve Yazarlar Standını çok güzel bir biçimde yöneterek pek çok kişiden daha fazla ilimizin kültürüne hizmet etmektedir. Osman Kaya’nı şiirleri üzerinde Fırat Üniversitesinde Enver Aras yönetiminde bir lisans çalışması yönetilmiştir. Kaya, şiirlerini külliyata dönüştürme aşamasına gelmiştir bütün şiirleri bir dizi halinde ortaya çıkmıştır. Bu şiirler üzerinde daha pek çok şeyler yazılıp konuşulacaktır. Halk Şiirimizin çağımızdaki gelişimi açısından incelenecektir. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, XVIII. Yüzyılın Sadık Baba’sı; XX. Yüzyılın Aşık Esiri’si ve Fehmi Gür’ü gibi Osman Kaya da XXI. Yüzyılda geleneğe, ilimizde hizmet eden Aşık Beyani, Ozanoğlu (Nurettin Gür), Karagünlü (Sevim Emir), Mutsuz (Yılmaz Özer), Birfani (Metin Özer) Cansever (Nevzat Topal)… ile birlikte önemli halk şairleri arasına daha şimdiden girmiştir. Eserlerinin önümüzdeki çeyrek yüzyılda da ilgi göreceği anlaşılmaktadır. Şiirlerinin bazılarını da kendisi bağlamayla ezgilendirerek söz müzik ortaklığını da işletmektedir. Usta çırak geleneği içerisinde bir ustaya bağlı kalmak yerine Osman Kaya, kendi kendisini yetiştirmiş bir ustadır. Bu aşamadan sonra, yavaş yavaş hikmet burcuna ulaşan şairin yeni eserlerinde daha yoğun bir üslupla kısa yoldan konuları ele alıp işleyeceğini tahmin ediyorum. Edebiyatımızda Halk şairleri ve aşıklar, 60’ından sonra oluşturduğu eserleriyle daha kalıcı eserlere imza atmışlardır. Kaya’nın da kalıcı eserlere imza attığına inanıyorum. Şairi en iyi yansıtan eserleri, Yavrum dışında, yazdığı eserler arasında da çok güzel geleneksel şiirlerin olduğunu söyleyebilirim. Tabiat güzellemelerinden sosyal konulara doğru genişleyen konulara ileride taşlama türünde eserlerinin de katılacağını tahmin ediyoruz. Yeni eserlerini ve başarılarını dört gözle bekliyoruz. Şiir bayrağını daha yükseklere kaldıracağına inanıyoruz. Şairin ilk kitabı Solgun Çiçek (Sanat Matbaası, Malatya 2004)’ten bir fal açayım dedim. Şansıma 189. Sayfadaki, Günden Güne Artar Derdim başlıklı şiir çıktı. Tam da yaşadığımız günlere uygun bir şiir. Birlikte okuyalım: Günden Güne Artar Derdim: Terk ettim vatanım yurdum Günden güne artar derdim. Yüreğimden yara aldım Günden güne artar derdim.
Bu gün ben canımı gördüm Hastaymış halini sordum Bilmeden gönlünü kırdım Günden güne artar derdim. Doktorlar der çare yoktur Ağladım kalbim buruktur Gelemem dizim kırıktır Günden güne artar derdim. Kaya der halime bakın Evleri tepeye yakın Yarama dokunma sakın Günden güne artar derdim. İlk kitaptaki acemiliklerden sonraki kitaplarda büyük ölçüde kurtulmuş olan şairimiz, yıllar geçtikçe şiir atına daha çok hakim olmayı öğrenmiş görünüyor. Dileyelim böyle gitsin.