Hasan Durak’ı Malatya’da türkü ile ilgilenmeyenler fazla tanımazlar. Bunun için bir mukaddime yapalım; Hasan Durak:

1956 yılında Malatya/Battalgazi ilçesine bağlı Atabey köyünde doğdu. Genç yaşta bağlama çalmaya ve yöre türküleri söylemeye başladı. Arguvan havalarının yaygınlaşmasında, ülke genelinde geniş kitlelere ulaşmasında, dinlenmesinde büyük katkıları oldu. Çok sayıda kaseti vardır. Yaptığı kasetlerin çoğunda Arguvan havalarını seslendirmiştir. Arguvan yöresi türkülerinin TRT repertuarına kazandırılmasına katkı etti. Kaynak kişi olan Hasan Durak, müzik çalışmalarını İstanbul’da sürdürmektedir.
HASAN DURAK İLE İLK
TANIŞMAM
Ben Türkiye Petrolleri A.O. Bölge Müdürlüğü’nde Hukuk Müşaviri iken TPAO Adıyaman, daha bölge müdürlüğü mertebesine ulaşmamış idi. Batman’a bağlı bir Başmühendislik idi. Adıyaman Tümrüz malzeme alanı tarafımızdan satın alınarak İşletme haline geldi. Daha sonra 1992 yılında da bölge oldu.Adıyaman’ın gerek başmühendislik iken, gerekse işletme müdürlüğü iken, gerekse de bölge müdürlüğü iken bölgenin ilk zamanlarında arazi ve hukuk işleri, tarafıma bağlı personel tarafından yürütülürdü. Orada Batman’a bağlı bir büro kurmuş, başına da dönüşümlü olarak avukatlar görevlendirmiştik. Daha sonra Adıyaman kendi teşkilatını kurdu. Ben de onların amiri olarak ortalama ayda bir onları denetlemek amacı ile Adıyaman’a giderdim. Dönüşü de memleketim olan Malatya üzerinden yapardım. Sene 1980’ler olmalı. Bu seyahatlerimi çoğu zaman şoförlerle yapmama rağmen zaman zaman da tek başıma yollara düşerdim.
Adıyaman dönüşünde akşama yakın bir saatte Sürgü kasabasından geçiyordum. Sürgü’nün fasulyeleri meşhurdur. Fasulye almak amacı Sürgü Çarşısında arabayı park ettim. Bir dükkana giderek 5 kg. Sürgü fasulyesi aldım, arabanın yanına vardığımda arabanın yanında üç kişi gördüm. Bir tanesi siyah şalvar giymişti. Yaklaştığımda siyah şalvarlı olan;
-Gardaş Malatya’ya mı gidiysin? Bizi de götürebilir misin?
dedi. Şivelerinden ve durumlarından güven duyarak. Tamam buyurun dedim. Şalvarlı olan yanıma oturdu, diğer iki kişi de arkaya. Gaza bastım araba hareket etti. Ben;
-Gardaş buralarda ne işiniz var ? dedim. Şalvarlı olan:
- Benim adım Hasan Durak. Mahalli sanatçıyım. Yöresel türküler söylerim. Komutanımızın ricası üzerine Takaz’a uğradık,orada çaldık söyledik, yedik içtik; şimdi de evlerimize gidiyik. dedi. Bende de halk müziği aşkı var ya. Çok sevindim. Memnun oldum dedim.
Virajlı yollardan gider iken arkada oturanlar. Ula şu etek sarıyı söyle diye ısrar ediyorlardı. Hasan Durak da birkaç ısrardan sonra sadece o türkünün iki cümlesini söyleyip, duruyordu.
-Etek sarı sen etekten sarısın….GurbanolamBeydağı’nın garısın…
Bu arada Malatya’ya girerken arka solda oturan kişi. Hasan Gardaş sana bir türkü oğuyam(okuyayım). Bunu da bant yap dedi. Bir türkü okudu. Sesi Hasan’dan da güzel di. Şimdi aklımda değil o türkü. Belki de Hasan Durak o türküyü banta okumuştur.
Bu konuşmalae uzun süre devam etti. Ben onların nerede ineceklerini sorduğumda: “Gardaş bizi Emeksizin altında Gani Şavata’nın bant satış tükkanının(kükkanının) önünde indir” dediler. Ben zaten Gani Şavatanın o küçük dükkanını biliyordum. Orada durdum. Hasan Durak burada bana bir kıyak yapmak istedi sağ olsun. Gardaş gel sana benim bir bandımı hediye edeyim dedi. Ben de sağ ol gardaş ben senin bantlarını alırım dedim. Vedalaştık ayrıldık. Devrisi gün(ertesi gün) Gani Şavata’dan Hasan Durak’a ait ne kadar bant varsa satın aldım, Batman’a kadar dinleyerek gittim. Eserlerden ve sesinden çok etkilendim. O zaman çok gençti, sesi de diri idi. Malatya havalarını ve kokusunu türkülerine çok iyi yansıtmıştı. Her arabaya birer adet kaset koydurttum. Seyahatte sadece Hasan Durak kasetleri çalıyordum. O zamanın eserleri “Beni Dertten Derde Saldın”, “Sabah Güneşiydin de Alnıma Doğdun” türküleri ilk etapta aklıma gelen türküler. Ne zaman ki Hukuk Müşavirliğine ait arabalara binsem, mutlaka Hasan Durak’ın bantı çalmaya başlıyordu. Hasan Durak’ın sesi öyle bir an geldi ki Batman çarşılarında yankılandı.