Öğlen okulun önünden geçerken gözüm, okulun öndeki kalabalığa takılıyor... Veliler çocuklarını bekliyor. Çünkü çevreye güvenmiyorlar; çocuklarının başına bir şey gelir diye korkuyorlar. Sabah getirip akşam okuldan alıp eve götürüyorlar… Kendi çokluğum aklıma geliyor; ne okula getiren vardı, ne okuldan alan, mahalleli çocuklarla okula gider gelirdik… Onlarda haklı ortam o kadar bozuldu ki, her gün televizyondan kaçırılan, öldürülen çocuk haberleri izliyorlar… Haklı olarak çocukları için kaygılanıyorlar!

***

Demek ki teknolojinin gelişmesi, ekonominin büyümesi, modernleşme, tek başına insana huzur ve güven vermiyor. Bunlar gelişirken insani yanımızın da gelişmesi gerekiyor.

***

Biraz sonra okul zili çalıyor, çocuklar zincirden boşalmış gibi güle oynaya koşarak anne babaların yanlarına geliyor, onların ellerinden tutarak, evlerinin yoluna koyuluyorlar…

Çocukların ardından bakıyorum ne doların ateşi ne yükselen faiz, ne ekonomik kriz umurlarında değil, keyifleri yerinde hayata gülümseyerek bakıyorlar… Şimdilik yarına dair kaygıları yok…

İçimden kendime, çocuk olasın, çocuk kalasın büyümeyesin diyorum… Büyüyünce seninle birlikte dertler de, kaygılar da, büyüyor.

****

Nasıl bir eğitim veriyoruz ki, içinde hiçbir kötülük olmayan oyundan başka kaygısı olmayan, pırıl pırıl temiz yürekleriyle okula başlayan bu çocuklar, nasıl oluyor da büyüyünce içlerinden bazıları canavarlaşıyor, gözünü kırpmadan her türlü kötülüğü yapıyor:

Cana kıyıyor, hırsızlık yapıyor, hak yiyor, acıma duygusunu kaybediyor, hayvanlara işkence yapıyor, çevreyi kirletiyor, doğayı katlediyor!

Nasıl eğitip öğretiyoruz ki, eğitim ve öğretim süreci sonunda insani değerleri kazanıp, iyi insan olamıyorlar?

***

Hrant Dink’in ardından Rakel Dink’in haykırışı, gözümün önüne geliyor “ bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan, hiç bir şey yapılamaz sevgilim…” diyordu.

***

Eğitim ve öğretimi de sorgulamak lazım!

Bir bebekten bir katil yaratan karanlıktan eğitimin payına ne düşüyor, ona da bakmak lazım.

O bebek büyüyor, çocuk olup okula başlıyor… Neden okul, çocuklara insani değerleri kazandırıp, daha iyi insan olarak yetiştirmiyor. Eğitimcinin görevi; sadece iyi mühendis, iyi öğretmen, iyi doktor, yetiştirmek değil, çocuklara değerler eğitimi vererek, insani değerlerle yoğurup, iyi bir insan olmaları için çaba sarf etmeleri gerekmektedir.

***

Almanya’da bir lise müdürü her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu gönderirmiş:

“Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve iyi yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocukları, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar…

Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur: Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır” diyordu.

***

Eğitim öğretim çocuklarımıza daha fazla insan olmayı öğretirse, dünya cennet olur!

İyi insan olmadıktan sonra hangi dinden, hangi mezhepten, hangi milliyetten olursan ol, ancak insanlığın başına bela olursun!