Zirve Yayınevinde 3 kişinin öldürülmesine ilişkin FETÖ kumpasıyla ilgili Yargıtay 8. Ceza Dairesi’ndeki 13. Oturumunda, tanıkların ifadeleri dikkat çekti.

Aralarında jandarma görevlilerinin de bulunduğu kişileri kumpasla yaklaşık 4 yıl cezaevinde kalmalarına yol açtıkları için “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, görevi kötüye kullanma, görevi ihmal ve soruşturmanın gizliliğini ihlal etme” suçlarından  dönemin Malatya özel yetkili cumhuriyet savcısı ve hakimlerine yönelik Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde devam eden yargılamada tanıklar dinlendi.

Zirve Yayınevi cinayetleri davasında sanık olarak yargılanıp beraat eden ve cinayet öncesi Zirve Yayınevi çalışanı olan tanık Hüseyin Yelki, mahkemede verdiği ifadede cezaevinde tehdit edildiğini belirtti. Yelki, "Cezaevindeyken, oraya çağırıldığımda tehdit edildiğimi söyledim. Savcı bey, 'Sen bunu bu şekilde yap' dedi. Ancak, Mehmet Ülger ve diğerleri hakkında yalancı tanıklık yapmadım" dedi.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı’nın "Neyi ne şekilde yapmanız istendi? Hangi savcı sizden bunu istedi?" sorusuna Yelki, savcının adını unuttuğunu belirterek, "Bana, 'Mehmet Ülger bu olayı yönlendirdi' dediler. Ama ben, Mehmet Ülger'in o cinayetle alakası olduğunu bilmediğim için öyle bir şey söyleyemem" diye yanıt verdi.

Ceza Dairesi Başkanı, "İfadenizi alan savcı size ne yapmanız gerektiğini söyledi, ama siz yalan söyleyemeyeceğinizi belirttiniz. Ne yapmanızı istedi?" sorusunu tekrar yöneltti. Yelki, "Savcı, Mehmet Ülger'in cinayette parmağı olduğunu, diğerlerinin ise JİTEM mensubu olduğunu söylememi istedi. Ama ben, sadece Murat Göktürk'ün jandarma istihbaratında olduğunu biliyordum" dedi. Savcının, "Jandarma istihbarat demek JİTEM demek" dediğini belirtti.

Başkanın, "Size böyle bir ifade vermeniz konusunda zorlama, vaat ya da teklif getirildi mi?" sorusuna ise Yelki, "Hayır, sadece 'Benim dediğim şekilde ifade verirseniz buradan kurtulursunuz' denildi" şeklinde yanıt verdi ve bu ifadelerinin ardından sonraki duruşmada tahliye edildiğini kaydetti.

FETÖ'nün Zirve Yayınevi kumpasıyla birlikte yaklaşık 4 yıl cezaevinde kalan ve beraat eden dönemin Malatya İl Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger, tanık Hüseyin Yelki'ye ABD Adana Konsolosluğu yetkilileri veya istihbarat görevlilerinin yönlendirmeleri olup olmadığını sordu. Ülger, "FETÖ ve diğer unsurlar önceden hazırladıkları ifadeleri sana okuttular mı, onların yönlendirmeleri oldu mu?" diye sordu.

Tanık Hüseyin Yelki ise bu soruya "Hayır" yanıtını vererek, "Adana Konsolosluğu ile görüştüğümde, Malatya'daki bir kilisenin kurulmasına ön ayak olduğum için benimle irtibata geçtiler. Olaydan sonra da sayın konsolos, cinayetle ilgili bilgi almak istedi, ancak telefonum bozulduğu için yapamadım. Daha sonra Adana'ya gidip konuştuk, fakat oradan bir yönlendirme olmadı" dedi.

Yelki, ayrıca, "Adana'ya gittiğimde bana, 'Sen Doğu ve Güneydoğu bölgesi sorumlususun, orada yerel halkın yaşadığı sorunları bize not halinde getirir misin?' dediler. Ben de onlara, 'Hayır, ben ne polis ne de askerim. Bu vatana ihanettir' dedim. Ben vatanını seven milliyetçi bir insanım ve bu yüzden onlarla ters düştüm" ifadelerini kullandı.

Zirve Yayınevi cinayetleri yargılamasına sonradan dahil edilen emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Malatya eski İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Mehmet Ülger, Malatya eski İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Albay Haydar Yeşil, İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ruhi Abat, bazı astsubay ve Uzman çavuşlar olmak üzere toplam 13 kişi, yaklaşık 4’er yıl hapis cezası yatmış ve yargılama sonucunda beraat etmişti.

Muhabir: Ferdi Durdu