Giyimde Gereken Temel Özellikler :

- Hafif olması ve az yer kaplaması
- Sıcak tutması
- Az nemlenmesi ve kolayca kuruyabilmesi
- Ter buharını dışarı verebilmesi
- Rüzgar ve yağmura karşı koruyucu olması
- Rahat ve hareketleri kısıtlayıcı olmaması
- Giyilip çıkartılmasının kolay olması
- Aşınmaya dayanıklı olması
* Pamuklu kumaş çabuk nem toplar ve kuruması uzun sürer. Üşütür. Bu yüzden doğa sporlarının dışlanmış kumaşıdır.
* Doğa sporlarında kullandığımız kumaşlar genellikle; Meraklon (polypropylene), polyamid, polar ( Fleece ) ve yün olmaktadır.
Baton: (Alişan; baton bir nevi bastondur. Eğer alamaz isen dağlardaki yere düşmüş kurumuş dallardan benim gibi tedarik edebilirsin) Kayakçıların ana malzemelerindendir. Sırt çantalı veya sırt çantasız yürüyüşlerde, özellikle uzun mesafeli yürüyüşlerde yorgunluğu azaltan, vücudumuzun yükle olan ağırlını dengelemeye yardımcı olan ve artık gerekli olmaya başlayan bir yardımcıdır.
Tozluk : Özellikle kar içi yürüyüşlerde botumuzun içine kar girmesini ve pantolon
paçamızın ıslanmasını engelleyen bir malzemedir.Tozluk çalılık ve fazla tozlu alanlarda da işimize yarar. Botumuzla pantolon arasında kalan bilek kısmını korur, içeriye çalı çırpı ve toz girmesine mani olur. Ayak bileğini çok az aşan sığ sulardan hızla geçmek şartıyla da yine botun içine su girmesini büyük oranda önler.
Mayo ve şort : (Alişan kardeş; diyelim ki yürüyüş yapıyorsun. Karşına bir göl veya akarsu çıktı. Karşıya geçeceksin veya gölde yüzeceksin. Ne yapacaksın ? Mayon yanında ise rahatça göle girebilirsin. Aksi takdirde ne yaparsın onu bilemem? ) Trekking yaparken ıslak geçişler dediğimiz dere, ufak nehir ve sığ göletlerden de geçilebilir. Buralarda ( emniyetine ve derinlik durumuna göre ) yüzmek istenebilir. Yanınızda götüreceğiniz mayo ve şortunuz bu eğlenceyi, serinliği zevkle yaşamanıza olanak verecektir.
Spor Ayakkabı - Sandalet : Islak geçişlerde ıslanacak botlarınızı doğal olarak yürüyüş sonra çıkartacaksınız ya da uzun süren yürüyüş sonrası yorulan ayaklarınızı tozlu ve nemli, içinde sıkıldığınız yürüyüş ayakkabısından kurtarmak isteyeceksiniz yanınızda getireceğiniz spor ayakkabısı zorlanan ayaklarınız için gerekli olacaktır.Sandalet ıslak geçişi bol olan yerlerde, su içi geçişlerde botlarınızı çıkartmak zorunda kalabilirsiniz. İşte buralarda sandalet faydalı olmaktadır.
Dudak Kremi - Güneş Kremi : Güneşin yakıcılığı yanında zararlı UV ışınlarına da maruz kalınmaktadır. Bu sıcaklığın kurutuculuğundan ve UV ışınlarının zararlı ışınlarından en az oranda etkilenmek için dudaklarımızı ve cildimizi UV koruyuculuğu yüksek kremlerle korumamız gerekir. Yürüyüşte terleyeceğimiz için vücudumuzda, özellikle yüzümüzde biriken ter damlacıkları mercek görevi görerek tutundukları yerde kahverengi cilt lekelerini oluşturabilirler. İşte UV koruma faktörü yüksek dudak ve güneş kremleri bunu en aza indirecek hatta oluşumunu önleyecektir. (Yani; kansere dikkat)
Güneş Gözlüğü : Yürüyüş; güneşin altında da, karın içinde de olsa gözleriniz için yorucu olacaktır. Güneş ve kar hem gözleri alarak yorar, hem de zararlı UV ışınları yayar. Nerede olursanız olun yürüyüşlerinize güneş gözlüklerinizi mutlaka götürün. Yorulan gözler başınızı ağrıtmaya ve sizi yormaya başlayacaktır. Güneş gözlüğünüzü koruma faktörü en yüksek olanlardan seçin.
Bir de tavsiyemiz polarize etkili güneş gözlüğünü pek kullanmayın, pilotlar bulutun ilk oluşumunu tam göstermediği için, yani fazla polarize ettiği için bu gözlükleri çok fazla kullanmamaktadırlar. Bazı ufak parlamalara doğa sporlarında ihtiyacımız var. Camını kahverengi olanlarda seçerseniz renklerdeki ayırımı daha iyi görebilirsiniz. Mesela yeşilin daha canlı, daha keskin ve kahverengi cisimlerin yeşilliğin içinden daha iyi seçilmesi gibi özellikler.
Alın veya El Feneri : Yanınızda mutlaka bir el feneri götürmeye çalışın, kamp kuracaksanız. Zaten mecbursunuz. Yedek pillerinizi de unutmayın. Alın feneri tercihimizdir. Çünkü ellerimizin boşta olması öncelikle iş görme rahatlığı ve emniyet gereğidir. Geceye kalabiliriz ve yürümeye devam etmek durumunda olduğumuz da bir elde el feneri diğer elde baton olmaz. Düşme eğiliminde iki ele de boş olarak ihtiyaç olacaktır.
Dağlardaki yürüyüşler ise terkkingin bir ileri aşamasıdır. O yürüyüşler daha zordur. Sarp kayalara iplerle tırmanmak çok kolay olmasa gerek. Ancak o dağların zirvesine çıkar iseniz ve Alişan gibi poz verebilirseniz en mutlu kişi sizsiniz demektir.
ANKARA’DA TREKKİNG:
Ankara’ya geldiğimde trekkking denilen spor yeni başlamıştı. Bir vesile ile o yürüyüşlere katıldım. Çok kilolu ve hantal olmama rağmen yürüyüşlerin hepsini azmim ve gençliğimde yaptığım spor sayesinde tamamladım. (Malatya gençliğine büyük hizmet veren Osman Şahin Hocama teşekkürler). Eşim Perihan’ı da yanıma alarak yürüdük. Hamdolsun yürüyüşü tamamladık. Doğa ve dağların sihri hiçbir şeye değişilmez.
Ankara’da Kızılcahamam, Gerede ve Bolu dağları ormanlıklarla dolu. Bir yürüyüşe başlarsanız kendinizi kaybedebilirsiniz. Yedi sekiz tane kadar profesyonel grup var. Bunlarla dağlara gidiyoruz. Beş sene kadar dağ ve ormanlık alanlarda yürüdüm. Ancak Taşpınar Kanyonu yürüyüşü beni çok etkiledi.
ANKARA’DA TAŞPINAR
KANYONU YÜRÜYÜŞÜ:
Taşpınar Kanyonu yürüyüşünden önce rehberlere sordum. Kolay bir yürüyüş dediler.Ben de inandım gittim. Kanyon; biliyorsunuz dibinde suların aktığı, sağı solu sarp kayalarla çevrili yerlerdir. Biz de Kanyonun içine girdik.Suyun akışına göre yürümeye başladık. Yedi sekiz kilometre kadar suyun akış yönüne göre yürüdüğümüz için güle oynaya gittik. Problem yok idi. Kanyonun ucunda bir şelale varmış. Oradan aşağıya inmenin mümkünatı yok. Bizi sarp kayalara vurdular. Kayalardan tırmanarak ve keçilerin bile geçemeyeceği uçurumların kenarından geçerek tekrar kanyona indik. Şelaleye ulaşmak için tersine, yani suyun akışına göre yürümeye başladık. Vay anam babam; yosunlu taşlar ayağımızdan kayıyor, göbeğimize kadar suyun içine giriyorduk. Ben de Malatya’lı olarak efendiliğe anlarsınız ya şey sürmedim ve çok zor olan parkuru tamamladım. Rehberimiz Tekin Bey’in ise iflahı kesilmiş idi. Bir turist kulakları uzun siyah köpeğini yürüyüşe getirmişti. Zaman zaman haminnesi o varlığı kucağına alıyor ve kayaların üzerinden aşırıyordu. Yürüyüşün bittiğinde biz de bitmiştik. O kara köpek zaten mahvolmuştu. Arabanın içerisine kendimizi attığımızda kara köpeği de arabaya koydular. Köpek arabaya girer girmez hak-i yeksan yani yerle bir oldu. Uyuyan iti ayağımla dürttüm, ismi ile çağırdım, nafile; ve sonuçta Ankara’ya gelene kadar yorgun argın sonuca ulaştık. (Taşpınar kanyonu yürüyüşü, okuyuculardan özür diliyorum, ismini unuttuğum için köpek demek zorundayım. Köpek ve sahibinin ilginç pozları da yazıma eklidir. Ankara trekking yürüyüşleri başlı başına bir olaydır. Burası Malatya’ya göre biraz daha gelişmiş olduğu için bayanlar, güzel kızlar da zaman zaman yürüyüşçülere eşlik etmektedir. Resimleri de gönderiyorum. Açıklamalar resimlerin altındadır) Darısı Malatya’nın başına. Bir parantez açalım.
ALİŞAN HAYIRLININ DAĞ
SPORUNDA VE TERKKİNGDEKİ
YERİ :
Vallahi ; Alişan’ın dağ sporundaki yerini spor dallarından hiçbir yere oturtamıyorum. Hukukumuzda söylendiği üzere o “şahsına münhasır bir kişi”. Ne dağcı ne terekkingci , ne doğacı ne piknikçi. Alişan gibi dağ sporunda tecrübeli konumda olan kişiye bence nasihat etmek gerekmez. O bu kuralları hepimizden iyi biliyor. Ben de laf olsun torba dolsun demek istemiştim. Ancak; o doğayı macera uğruna dolaşıyor. Dağ, ağaç ve macera olsun yeter. Bizler bir rehber önderliğinde yürüyoruz ama, yürüyüşlerimiz Alişan’nın ki kadar maceralı ve estetikli olmuyor.
O ağaç ve su tutkunu. Tek başına dağlarda macera peşinde koşan ve sürprizlerden hoşlanan biri. Dağların zevki ve zirvelerin ucu ve onların kamuoyuna aktarılması peşinde koşan bir gariban. Yeni dağ sporu tarzı gelişiyor. O da Alişanizm olabilir. falan filan. Ona ne demeli. İsmini siz koyun.
Alişaaaaaan …Malatya dağlarında ve bağlarında nice maceralara. Gene de sana nasihatım. Bu yazdıklarıma dikkat et. Annenin ellerinden öperim.