ABD yine siyah öfke patlamasıyla yanıyor.İnsanlık tarihini iyi okumak lazım iyi okumak için insan denilen kimine göre Beşer kimine göre Adem(adam)i iyi tanımak lazım.Kutsal metinlerde İnsan dört şeyden oluşmuştur.İsmet Özel'in meşhur Amentu şiirinde ki bu şiirle İsmet Özel paradigmasını değiştirdiğini kanıtlar.
Hayat
Dört şeyle kaimdir,derdi babam
Su ve ateş ve toprak
ve rüzgar.
Burdaki rüzgar Hava anlamına gelir.İ.Özel burdan yola çıkarak meşhur''eşrefi mahlukat''yani yaratılmışların en şereflisi mottosunu kullanarak eşrefi mahlukatın ne olduğunu bildim yargısıyla ''zifiri karanlıktan çıktım'' kararıyla yeni bir felsefeyi keşfettiğini söyler ve Allah'a iman ettiğini çok derin sembollerle şiire döker.Ademin yani insanın yani hayatın arkesinin(özünün,tözünün,temel nedeninin)bu dört şeyden oluştuğunu Allah bize bildirmiş.Şiirde, buna sonradan kendimi ben ekledim sözüde çok hoşuma gider.Şair olmak böyle bir şey ama İsmet Özel tarihi tekerrür ettirir kendisi ırkçılığı asla kabul etmese de sözlerinin batınını çok anlamam zahiren ırkçı olduğu çok aşikar.
Belki merak ettiniz Bilal ve Floyd la ilintisi nedir bu anlattıklarının diye bilirsiniz.Çok var anlatayım: Bilal Habeş, aidiyetinden de anlayacağınız üzre Habeşli bir köleydi.Mekke'de doğdu Şam'da (Dımeşk) de öldü mezarı Şam'dadır.O çok gariban biri olmasına rağmen çok cesur,karakter sahibi kişiliğini hiç bir güce ezdirmeyen yiğit biriydi.Siyah derili olması onun beyaz derili olanlardan farklı bir şeyden yaratıldığı anlamına gelmez.O da İsmet Özel ve benim gibi dört şeyle kaimdi toprak,su,ateş ve hava ''eşrefi mahlukattı'' hem de çok şeref sahibiydi.Onun sesinin güzelliği Onu İslam'ın ilk müezzini yapmıştı.Onca Sahabe arasında hala ismi herkesçe bilinen Bilal'in ünü siyahi bir köle olmasından ziyade en ağır işkencelerden geçmesine rağmen inancından hiç bir taviz vermemesidir.Bilal'i Floyd la benzeştirmemin nedeni onunda göğsünün üstüne konulan nefessiz bırakan ağır kaya parçalarıydı.Onu Ebubekir Müslüman olmamış bir köleyle değiştirerek efendisi Ümeyye İbni Halefin zulmünden kurtardı.Evet Bilal çok yiğit olduğu için Onu hiç bir zaman unutmadık.Çocuklarımıza hep ismini verdik.Ama ona zulmedenlerin ne ismini hatırladık nede neslimize isimlerini verdik.
Ve yine ne hazindir ki Bilal'e haksızlığın,statükonun ve zulmün karşısında susmayan dimdik duran yiğitliğin sembolü Ebuzer renginden dolayı hakaret etmiş ama çok anlamlı bir şekilde Bilal'den özür dilemiştir.Bu günün sarı Ümeyyesi Floyd'tan özür dilemeyi bırak onu nefessiz bırakan vahşi hayvanı alkışlamış ırkçılığa karşı duranlarıda terörist ilan ederek ''Eşrefi mahlukat'' olmayı becerememiş.Bu olay bize şunu söyler adil olmak,zulmü alkışlamamak insanı yaratılmışların en şereflisi kılar bunun tersi o insanı vahşi bir hayvan yapar.Aslolan adalettir.
İnsanlık tarihi iki şeyin mücadelesinden ibarettir. Zulmün ve Adaletin. Allah kendisi için Kur'an da HAK ismini kullanmış. HAK inkarı mümkün olmayan şeydir.HUKUK hakkın çoğuludur.Ya Haktan yana olur insan olursun ya Zulm den yana olur Zalim olursun.Hayvan kullanmadım ZALİM kullandım.
Ne hazindir ki Bilal-ı Habeşi herkes tarafından bilinir ama çocukları ile ilgili bilgi yoktur bir iki doğru olup olmayan bilginin dışında.Muhtemelen Bilal'e kız vermemişiz.Peygamberimiz Onu İslamın ilk müezzini yapmış ve çokça övmesine rağmen dışlanmış.İnşaallah yanılıyorum.Evet Bilalle Floyd çok benzeşik dünyanın sözüm ona güya en uygar ülkesinde çağdaş Bilalleri vahşi hayvanlara boğduran insanlık bu düşünceyle nereye varırki.
İnsanlık şunu unutmamalıdır. Artık bir Muhammed bir İsa,Musa peygamber olarak gelmeyecektir.Onlar adil olmayı,zalim olmamayı,ırkçı olmamayı öğretip gittiler. Bizler renginden, inancından,ırkından,mezhebinden dolayı ya kimseyi nefessiz bırakmayıp bir Musa bir İsa bir Muhammed olup zifiri karanlıktan geçerek ''Eşrefi mahlukat'' olacağız.Yada sırf derisinin renginden dolayı,ırkından,inancından hatta sosyal statüsünden dolayı Bilalleri ve Floydleri nefessiz bırakıp boğarak vahşi hayvana dönüşeceğiz.
O halde biz biliriz.Tercihlerimiz yargılanacağımız büyük günde bizlerin yerini belirleyecek vesselam...
