Malatya medyasında ben dâhil, aklı eren ermeyen, gazeteciyim, yorumcuyum diyen herkes, ekranlardan, ya da köşelerinden başını uzatmış, hemşerilerimize elini sallayarak, Malatya’mıza ikinci üniversite çok lazım acilen yapılmalı deyip, yerini gösterenler bile var. Bir adım daha atarak, her kafadan bir ses olarak; yok şu bölüm olmalı, yok bu bölüm olmalı diyecek kadar ileri giderek, akıl satanları görüyoruz.
Bu haber Malatya gündemine medyamız tarafından bir kez salındı ya; meslek odalarımız, sendikalarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ne güne duruyor. Başını uzatan uzatana. Başkanlar ben de varım diyerek, etrafa laf yetiştirmeye başladılar. Tam da bir karnaval havası. Bir şenlik başını aldı, yürüyor.‘ikinci üniversite ve yeri’ konusu, zaten medyamızın araştırmaya yönelik haber yapma becerisi ve akıldan mahrum zihniyetinin yaratmış olduğu boşluk nedeniyle, haber sıkıntısı içerisinde, kendi kendiyle boğuşurken, ‘üniversite yeri ve bölümü’ tartışması imdadına Hızır gibi yetişti.
Bir adım daha ileri gidilerek, sanki sosyolojik ve jeolojik etütler yapılmış, iş bitmiş, ikinci üniversite şuraya, yok buraya konulmalı diye, bu kez de medyamız siyasetçilerden top çevirmeleri ve devreye girmelerini istemekte.
Konu gündeme gelmişken siyasilerimiz durur mu? Sanki bu konuda kendileri geç kalmış, üniversite yeri ve açılacak bölümler belirilenmiş, kendileri geri kalmış gibi, kalelerine gol atılmasın diye, onlar da bir taraftan gol çevirmeye başladılar.
Durun beyler, efendiler, arkadaşlar, hemşerilerim ne oluyor? Böyle!
Gol atacaksınız, atacaksınız da, gol atılacak saha ortada yok. Gol atacak oyuncular yok. Gol’ün yerinde atılıp atılmadığına, topun çevrilmesindeki yanlışlığa parmak basacak hakemler yok. Oyuncuların nasıl oynayacakları konusunda direktifler verecek antrönör yok. Hepsinden önce kulüp başkanları ortada da yok.
Dünyadaki ‘bilimin’ gelişmesindeki yönünü incelemeden, görmeden, ‘Eğitimin Amacının’ hangi yöne evirildiğinin analizini yapmadan, ‘bölüm’ belirlemek; jeolojik analizleri yapılmadan, Malatya’nın topografyasını, önümüzdeki 30-40 yıl içerisinde ne yöne evirileceğinin analizini yapmadan, ‘demografik’ yapımızın çözülmeleri gözetilmeden, ‘yer’ belirlemek, deyim yerine oturacaksa, biz de bu havaya ‘havanda su dövmek’ derler.
Gerçekten de, bu ‘üniversitemize’ ,içindeki bilim üretmek ve bilimin rehberliğini, yol göstericiliğini, kamuoyumuza, hemşerilerimize iletmekle görevli olan ‘değerli hocalarımız’ sizlere ne oldu böyle? Niye suskunsunuz? Sizler konuşmazsanız, bu kez üzerlerine laf düşmeyenler laf üretirler.
Yazık, yazık. Her şeyden önce ülkemize Malatya’mıza yazık oluyor. Lafı olan hocalar laflarını, sözlerini gerekli yerde konuşmazlarsa, ortalık işte böyle toz duman olur.