Başlıktan da kolayca anlaşılacağı üzere bu Malatya türküsü artık Türkiye’de yerini almış, yaygınlaşmıştır. Hemen hemen her sanatçı tarafından da okunmaktadır. Bizler de tabii böyle bir türküye sahip olmaktan dolayı gururlanıyoruz. Bu türküye damgasını vuranlar: Malatya’lı Fahri Kayahan, Nevzat Gülöz ve Kemal Çığrık’tır.
Kemal Çığrık Ankara radyosunda türküler söylerdi. Birkaç tane Malatya türküsünü TRT repertuarına kazandırmıştır. Bunlardan biri de Mevla’m bir çok dert vermiş türküsüdür. 1967 yıllarında Kemal Çığrığın evi Ankara’da Çaldıran Sokağında amcamlarını evinin birkaç apartman altında idi.Sık sık da sokakta karşılaşırdık. Bir defa da Ankara Hukuk fakültesi salonunda konser vermişti. Bağlama çalmasını bilmeyen birisi ona eşlik ediyordu. Bağlamacıyı hem yönetiyor hem de türkü söylüyordu. Demek ki tam bir ekibi yoktu. Repertuarımıza kazandırdığı Malatya türküleri:Değme tabip değme yaram çok derin,ela gözlerini sevdiğim dilber,Erzurum dağları kar ile boran,Fırat kenarında yüzen kayıklar,Gezmedim yorulmadım Cemil,gül dalına konmuş bülbül yavrusu,pencereden bakarken hayalini gördüm,yaprak gazel olmuş durmuyor dalda ve Mevla’m bir çok dert vermiş türküleridir. Bu kadar Malatya türküsünü repertuara kazandırmak kolay değildir. Teşekkürler rahmetli Kemal Çırığ’a.
Malatya, Aşağı Banazı(Çilesiz) doğumludur. Çevresinden aldığımız bilgilere göre büyük ihtimalle 1935 yılında doğmuştur. Malatya türkülerinin en önemli kaynak kişilerindendir. Bir çok derlemesi mevcut olup Malatya toprağının türkülerini TRT repertuvarına kazandırmıştır. Enstrüman çalmaz sadece söylerdi.
Genç yaşta Ankara’ya yerleşti. Sümerbank Mağazalarında tezgahtarlık yaptı. Ankara sahnelerinde yer aldı, Ankara radyosunda misafir sanatçı olarak türkülerimizi seslendirdi. Maddi sıkıntı çekti.
Bundan yedi veya sekiz sene önce bana bir telefon geldi. Kendisinin İzmir televizyonundan isminin Gülgün Yetik Eryüksel olduğunu söyleyen İzmir televizyonundan bir ptogram yapımcısı: Malatya’lı Fahri Kayahan’nın bir belgeseli’nin yapılacağını, benim de program danışmanı olup olmayacağımı sordu. Ben de memnuniyetle kabul ettim. Malatya’da buluştuk. Kendisine Fahri Kayahan ile alakalı tüm bilgileri ve müziğini kendisine verdim. Ufuk Erbaş, rahmetli Mustafa Kılıçaslan, Nevzat Gülöz ile röportajlar yapıldı. Eskimalatya’da ve Malatya’da çekimler yapıldı, Fahri Kayahan’nın amcası hanımı Saniye abla ve Fahri Kayahan’nın amcası oğlu Yaşar Kayahan ile çekimler gerçekleştirildi. Olayın geçtiği Hacı Ağa’nın Hamikoğlu Mahallesindeki konağı gezildi. Hatta Nevzat Gülöz’ün torununa aktörlük yaptırılarak Fahri ile Fahriye’nin tanışması anlatıldı.
Bu kadar bilgi ve belgeye rağmen Gülgün hanımın yaptığı belgeseli beğenmedim. Rahmetli Nevzat Gülöz ile alakalı çekimleri de gündeme getirmedi. Bu belge ve çekimleri hem Gülgün Yetik Eryüksel’den hem de İzmir Televizyonundan istememe rağmen belgelere ulaşamadım. Belki Valilik veya Belediye resmi bir yazı ile televizyondan ister ise o belgeleri kazanabiliriz.
Nevzat Gülöz ile yapılan çekime benim bir işim olduğu için katılamamıştım. Bana Gülgün hanım aracı oldu. Nevzat Gülöz’den bahsetti. Mevlam bir çok dert vermiş türküsünün Nevzat Gülöz’e ait olduğunu anlattı. Bir aşk yüzünden Nevzat Gülöz’ün bu besteyi yaptığını başını alıp İstanbul’a gittiğini Fahri Kayahan ile tanıştığını ve eseri onun yanında çaldığını, Fahri Kayahan’ın bu eseri sevdiğini ve plak yaptığından bahsetti.Değerli araştırmacı yazar Av. Selahattin Sarıoğlu da olayı doğrulamakta ve şöyle demektedir:
TÜRKÜYÜ NASIL BESTELEDİN?
"Eve geldim. Uykum yok. Yatamıyorum. Tamburla bir şeyler çalıyorum. 'Dur ki dedim, sözlerini yazayım önce.' 'Gurban olduğum Allah herkese bir şeyler veriyorsun. Mevlam bir çok dert vermiş... Beraberinde derman veriyor. Verem olmuş ilacını veriyor. Tifo olmuş ilacını veriyor. Bu benim zalım derde -aşka neden ilaç vermedin? Diley diley...' Yani gönül, gönül...
Nevzat Gülöz'ün ablası, dayım hanımı yengem Saadet Başbay, duramıyor, söze giriyor: 'Dayın Ankara'ya gitmişti. Fadime kucağımda, Zeynep'e hamileyim, uyandım. Gece ikiydi. Nevzat tambur çalıyor. Beni çağırdı, 'Abla gel hele gel!' dedi. Gittim, bunu bestelemiş. Dedim ki, 'Ne kadar güzel, ne kadar güzel...'"
FAHRİ KAYAHAN'LA NASIL TANIŞTI?
"Malatya'da duramıyordum. İstanbul'a gittim. Doğru Fahri Kayahan'ın yanına. Tambur çalmak istedim. Beni dinledi. Çok beğendi. Tambur çalarken her perdeye mızrabı vurursan o müziğin tadı olmaz. Beni böyle dinlemiş kalmış ayakta. Mest olmuş. Kesmeyeyim diye, yani çalmama devam edeyim diye öyle kalmış. Ben de belliyorum ki gitti!
Bana çok ısrar etti Rahmetli Fahri. 'Malatya'ya gitmeyeceksin.' dedi. 'Buraya 15-20 kişi geldi çaldı, hepsini saldım. Benim yerimi sen dolduracaksın' dedi.
TÜRKÜ FAHRİ KAYAHAN'A NASIL ULAŞTI?
Bestemi sahnede okudu herhalde... Bir gün bana,'Aslan yavrusu, mali durumum hiç iyi değil' dedi. Dedim, 'Abi, ben sizden para istemiyorum ki! Kusura bakma' dedim. Bu lafıma öyle duygulandı ki...'Benim şevkimi kırdın' dedi. Besteyi verdim. Dedi ki, ' Plaka okursam Nevzat Özüm mü, Gülöz mü ne adını yazacağım.', 'Senonları yaz, kağıdı bana ver' dedi."
SONRA NE OLDU?
"İşte, plaka verecekler. Beni arıyor. Bulamıyor. Yemenici Artin vardı. Bunun ahbabıydı. Onu aramış. Telefon açmış. 'O aslan yavrusu nerde?' diyor, 'İmzası lazım şeye'. O da diyor ki, 'Askere gitti' Askere gittiğimi duyunca, 'Eyvah, eyvah' diyor, sonra kendi adını yazıyor besteye.
Ablası, yengem Saadet Başbay söze giriyor, 'O öldükten sonra, yanındaki kadın yine buraya haber saldı.Gelsin bestesine sahip olsun' diye. 'Gitmedi.” diyor.
Notaya alınan sözler şöyle:Kemal Çığrık kaynak kişilik yapmış Nida Tüfekçi de derlemiş.
4/4-Malatya-Kemal Çığrık-Nida Tüfekçi
(Mevla'm bir çok dert vermiş
Beraber derman vermiş)2
(Bu tükenmez derdime
Neden ilaç vermemiş
Diley diley diley ley
Diley diley diley ley
Diley diley ley)2
(Fanidir dünya fani
Alır da vermez yari)2
(Bu tükenmez derdimi
Tabipler de bilmedi
Diley...
(Allah'ın verdiği dert
Gün olur gelir geçer)2
(Aşka düşen yürekler
Yanar kül olur geçer
Diley[SY1] ...
Tabii bu türküyü ilk önce Fahri Kayahan sözleri ve müziği biraz daha değişik okumuştur. Notaya alınan şimdi okunan türkü ise Fahri’nin okuduğu türkünün çeşitlemesi sayılabilir. Grafson şirketinin 131 seri no ile plak piyasaya sürülmüştür. Sözler şu şekildedir.
,
(Mevla’m bir çok dert vermiş
Beraber derman vermiş)2
(Öldürücü dertlere neden melhem vermemiş
Diley diley diley ley
Diley diley diley ley
Diley diley ley)2
(Fanidir dünya fani
Alır da vermez yari)2
(Bu merhametsiz derdi
Tabipler de bilmedi
Diley diley…)2
(Dediler inanmadım
Her söze aldanmadım)2
(Gelip gidene sordum
Böyle avare oldum
Diley diley…)2
Daha sonra Kemal Çığrık büyük ihtimalle türküyü Fahri’nin kendi sesinden veya plağından dinlemiş ve TRT repertuarına vermiştir. Merhum üstad Fahri Kayahan plağın üzerine kendi eseri olarak kaydettirmiştir. Buna sebep te üstadın Nevzat Gülöz’ü aramasına rağmen bulamamasıdır. Plağın üzerine Nevzat Gülöz’ün isminin yazılması için onun muvafakatı gerektiğinden dolayı Fahri Kayahan’ın eseri diye plağa yazılmıştır. TRT de ne yazık ki ne Fahri Kayahan’ın ne de Nevzat Gölöz’ün ismi geçmektedir. Kemal Çığrık kaynak kişi olarak kendisini göstermiş ve böylece repertuar kaydı gerçekleşmiştir.. Bu türkü TRT repertuarına girmese idi bu kadar da yaygınlaşmayacak idi. Teşekkürler emekleri geçenlere, bu önemli türküyü bizlere kazandıranlara.
[SY1]türkü dostlarında da notası var cd 50 kitap 5 de de notası var. Sözler değişik.Zalım ağlatma benifanişu dünya gibi.