Malatya’nın ve merkez köylerinin her tarafı sulanabilir alanlardı. Derme Suyu Kündübek (Gündüzbey) Pınarbaşı’ndan çıkar Gündüzbey’den ve de Çırmıktı’dan(Yeşilyurt) geçer, Kileyik ve Barğuzu’yu (Bosyanbaşı) yalar, Kayalık’tan geçer ve de şelalelerden yalpalanarak Kerneğe inerdi. Bu alanlar bizim hem çimme(yüzme) yerlerimiz hem de güreş meydanlarımızdı. Mahalledeki güreş minderimiz ise Şirolu Sokağındaki kumluktu. Her nasılsa futbol oynadığımız sahanın bir kenarına kumlar yığmışlardı. Belki de inşaat yapacaklardı; sonraları vaz geçmişler herhalde. Her futbol maçından sonra başlardık kumda arkadaşlarla güreşmeye. Benim en büyük spor arkadaşım Mehmet Doğu idi. Mehmet ile tüm sporlarımızı beraber yapardık. Yüzmede, güreşte, barfikste hep beraberdik. O benden küçüktü ama kilo olarak benden fazla idi. Spor anlamında birbirimizden etkilenirdik. O daha sonra jimlastiğe de merak sardı. Malatya Turan Emeksiz lisesi Elit Takımı kaptanlığına kadar yükseldi.
Yaz günleri mahalledeki arkadaşlarla toplanır nerede yüzmeye gideceğimizi konuşurduk. Biz yüzmeye çimme derdik. Çimeceğimiz yer daha ziyade Derme Suyunun değişik yerleri olurdu. Genellikle mezarlığa veya Kayalığa giderdik. Bazan da Kernek şelalesinin en üstünde bazanda Kernek’te çimerdik. Orduzu Pınarbaşı, Gündüzbey, Yeşilyurt ve Kileyik taraflarını da zaman zaman yoklardık. Çimme seyahatimiz tabanvayla olurdu. Su yollarında suyun şırıltısını duya duya çalıların yanında ilerler yemişen, kuşburnu toplaya toplaya, bülbül ve çalı çırtiği sesi dinleye dinleye dereye kadar ilerlerdik. Derme suyunda su altında nefessiz yüzme yarışı yapar beton kalıplarına göre birinciyi seçerdik. Tahminen her kalıp üç metre kadardı. Bazan götürdüğümüz karpuz ve kavunları suya atar onlarla oynar, ondan sonra da yerdik. Ondan sonra da güreş faslı başlardı.
Derme Suyunun geçtiği alanlar biz gençlerin yüzme alanları olduğu gibi aynı zamanda spor alanlarımızdı da. Sukaynağının geçtiği yerlerden doğal olarak ünlü güreşçiler yetişir. Akarsu eşittir spor ve güreş demekti. Bizim denizimiz de buralar idi. Ancak geçenlerde Derme Suyunun etrafını kolaçan ettim; ne yazık ki çimen veya güreşen bir gence veya çocuğa rastlamadım.
Şöyle sorabilirsiniz; güreş oyunlarını nereden öğreniyordunuz diye. Cevabım şu: Seyrettiğimiz güreşçi ve arkadaşlarımızdan. Artık; sarma, dalma, yan bağda, tek kol, boyunduruk, kafakol, künde, dana bağı, çengel, bravle gibi oyunları öğrenmiştim ama grekoromen oyunları olan salto ve sufleksi beceremezdim. Çırpı gibi bir şeydim. Boy 178 cm. Kilo 57. Yapım güreş tutmaya elverişli değilse de kimseye kolay kolay yenilmezdim. Çünkü: Hayatım Malatya’nın doğal ortamına uygun hep sporla geçti. Demek ki: Malatya diyarında güreş sporu atadan dededen tam bizim zamanlara kadar gelmiş, bizden sonra ikinci kuşak tarafından da devam ettirilmiş ama...
Malatya’da güreş karakucak güreşleri ve minder güreşleri şeklinde düzenlenirdi. Güreşin elifbesini bilen gençler Türkiye Şampiyonlarını zorluyor, liseler arasında ve milli seçmelerde derece alıyorlardı. Malatya güreşçilerinin en büyük rakipleri Sivas ve Elbistan’lı güreşçiler idi.