Öncelikle Pir Sultan’ın Türk kültüründeki yeri ve önemi üzerinde durmamız gerekmektedir. Pir Sultan kimdir kim için. neyi ifade ediyor? Bunları bilmemiz ve onu tanımamız gerekir. Kimine göre bir mezhep ve kavga şairidir, kimileri O’nu bir özgürlük savaşçısı, direnişçi ve devrimci; kimileri de Osmanlı’nın Alevi Bektaşilere baskısına karşı koyan bir isyancı olarak tanıtırlar. Gerçek Pir Sultan’ın kim ve ne olduğunu, neyi temsil ettiğini anlayamıyoruz. Şimdiye kadar yazılan kitaplarda farklı görüşlerle ve farklı Pir Sultan portresiyle karşılaştık.
Pir Sultan’la tanıştığımda 10 yaşındaydım. 50 yıldır Pir Sultan’la ilgili araştırmalar yapıyorum. Vardığım sonuçları paylaşmaya karar verdim. Benim açımdan Pir Sultan, bir geleneği temsil eden çok önemli bir aktördür. Duygu ve düşüncelerini anlatan yüzlerce metnin oluşumuna zemin hazırlamış çok büyük bir kahramandır. Elimizde sağlam belgeleri olmadığı halde inançlara göre görüşlerinden ve eylemlerinden dolayı zulme uğramış ve idam edilmiş bir muhaliftir.
Mezarının tam olarak nerede olduğunu kimse bilmiyor. Onun adına farklı mezarlar, türbeler kurulmuş. O, sırra ulaşmış bir derviştir. Bir simgedir. Bizim açımızdan bıraktığı kültürel miras önem taşımaktadır. Pir Sultan’ın manevi ve kültürel mirasını tanımaya ve değerlendirmeye çalışmalıyız. Bu konuda başkalarının da düşüncelerini öğrenmek için birçok kaynağa ulaşmalıyız. Şahsen ben, elimde bulunan bu konularda yazılmış yüzlerce eser kullanıyorum. Farklı bakışa açılarından konuyu değerlendiriyorum.
Günümüze kadar Pir Sultan’la ilgili farklı yorumlar yapılmıştır. İlk Pir Sultan’dan sonra yetişip aynı geleneği sürdüren farklı Pir Sultan mahlaslı şairleri böylece birbirinden ayırıyoruz. 1980’li yıllardan sonra gelenek otaya çıktı Pir Sultan Aşık Kolunun varlığı tespit edilip araştırmalar derinleştirildi. Altı farklı Pir Sultan olduğu Aslanoğlu tarafından bilim dünyasına duyuruldu. Onlar, kendilerini ayırmak için Pir Sultan, Pir Sultan Abdal, Abdal Pir Sultan diye farklı mahlaslar kullanmıştır. Karacaoğlan geleneğinde olduğu gibi bir Pir Sultan imecesi oluşmuştur. Hatta TRT’de çalınıp söylenmesini kolatlaştırmak için Cumhuriyet çağında yaşayan bazı aşıklar ve halk şairleri O’nun ağzından eserler söyleyip O’nun mahlasını kullandılar.
Şimdi, bu imecede bulunan 500’den fazla şiiri hangi dönemde yaşamış ve hangi Pir Sultan’a ait olduğunu belirlemeye çalışıyoruz. İçlerinde aruzla yazılmış şiirler de var hece ölçüsüyle söylenmiş şiirler de. Pir Sultan metinleri, sözlü ve yazılı kültür ortamında yüzyıllar boyunca yaşatıldı ve günümüze aktarıldı. Halkımız yüzyıllar boyunca O’nu yakından tanıdı, eserlerini ezgi eşliğinde çalıp söyledi.
Pir Sultan Abdal’dan bahseden aydınlar arasında Köprülü ve Rıza Tevfik ilk sıralarda geliyor. Ancak, Köprülü, Pir Sultan’ı tanıtan Bir Kızılbaş Şairi: Pir Sultan Abdal (1928) başlıklı makalesinden sonra bu konuyu işleyen bir müstakil kitap yazmamıştır. Belki de sonraki yıllarda mezhep şairi sayarak Pir Sultan’la ilgilenmedi. Sağlıklı belgelere ulaşamadığı için yorumsuz kalmak adına kitap çıkarmamış da olabilir. Bildiğim kadarıyla fırsat bulamadı. Bu konudaki araştırma ve derlemeleri de öylece varislerine kaldı.
Pir Sultan Abdal hakkında basılan ilk kitap, Sadettin Nüzhet’e aittir: XVII. Asır Saz Şairlerinden Pir Sultan Abdal. (İstanbul: Türkiyat Enstitüsü Yay. 1929) Latin harfleriyle yayımlanmış ilk kitaplardandır. İçinde, Pir Sultan’ın 105 şiiri vardır. Bu kitabın çıktığı aynı yıllarda yayımlanmış Halk Şairleri serisinin diğer kitapları yine, Sadettin Nüzhet’e ait: Gevheri (1928) ve Karacaoğlan (1928)’dır. Bu çalışmanın ardından neredeyse 15 yıl şairle ilgili kayda değer bir çalışma yapılmamıştır. Bir suskunluk dönemi diyebiliriz.
PİR SULTAN ABDAL ARAŞTIRMALARINDA NEREDEYİZ? -1
Ramazan Çiftlikçi
Yorumlar
Trend Haberler

Malatya’ya festival geliyor, sanatçı yağacak!

Malatya'da Dev İstihdam Fırsatı: Tam 1000 Personel Alınacak!

Malatya’da o tabir artık olmayacak!

Malatya’da İşkur İl Müdürü açığa alındı

32 Yıllık Sorun Çözüldü! Malatya'da Çiftçilerin Yüzü Güldü

Malatya’ya tramvay geliyor, çalışmalara başlandı!