Nasrettin Hoca, eşeğine verdiği samana zam gelince buna bir çare arar. Ne etsem de eylesem diye söylenerek kara kara düşünürken. Kararını verir. Bir balya saman yiyen eşeğin samanını yarıya düşürerek çözüm üretir. Böylece masraflar yarıya düşecektir.

Biraz zaman geçer, bakar ki eşekte herhangi bir değişiklik olmuyor. Hemen verdiği samanın yarısını vermeye başlar.Hoca bu biraz hesap kitap yapar ve yine verdiğinin yarısını verir.Bakar ki eşekte bir değişiklik yok….çıt çıkmıyor

Ertesi günlerde de samanı yarıya düşürerek devam eder. Eşek bu ya çalışmaya devam eder.

Hoca hesaba kitaba oturduğunda eşeğe ne kadar çok saman verip, masraf etmişi olduğunu düşünür, iç geçirirmiş.

Derken bir sabah kalkar ki eşek Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Hoca eşeğin ölüsünün başında hayıflanarak ’’- Tüh eşeğim ölmeseydin sana aç karnına çalışmayı da öğretecektim, diyerek hüzünlenir.

Tek başına olan hocanın eşeği, ne çok çalıştırılmasına nede günden güne azaltılan saman sonunda ki açlığa ses çıkarmamış. Sonunda yaşamı nihayete ererek ölmüş.

Yaşam bir süreçten ibaret olduğuna göre, önemli olan bu zamanı insani koşullarda yaşayıp sürdürebilmektir. Benler bizler olamazsak, sesimiz sesler olamasa birileri sürekli bizlerin yiyeceğini kısacaklar. Aç kalmasak bile yarınların kaygı ve korkusuyla, düşüne düşüne yaşamı bitki formunda tamamlayıp yok olacağız.

Bizler seslerimizle güçlü olacağız. Bir şeylere küsüp kenara çekilirsek sadece kendimize değil diğer insanlara da zarar vermiş oluruz. Ne zaman ki sesimizin gücüne inanır, birlikte ses çıkarmaya başlarsak, güzel günlere işte o zaman kavuşacağız. Önemli olan sesin çıkması değil, sesin duyulmasıdır. Tabii ki sesin tınısını, şiddetini de unutmamak gerekir.

Ses sesler olurken mutlaka ki engeller çıkacaktır. Bu engeller de benlerle değil de bizlerle aşılabilir. Tabi ki bizleri oluşturabilmek öyle kolay değil. Ekonomi, dini inanışlar, etnik köken, çevresel faktörler gibi birçok etmeni de aşmak gerekir. Paydaş olabilmenin bilinci ve sorumluluğu geliştirilmelidir. Dayanışma kültürünün oluşması sağlanmalıdır.

Ebu Ali ed-Dekkak`dan da şu söz rivayet edilir: "Hakkı söylemeyen, haksızlık karşısında suskun kalan şeytandır."

‘’Zulmü engelleyemiyorsanız, en azından onu herkese duyurun.’’ Hz Ali

Sözlerinden de anlaşılacağı gibi tüm zamanlarda sesliliğin önemi vurgulanmaya çalışılmıştır. M.Akif Ersoy’un çok sevdiğim sözüyle sizleri selamlıyorum. ’’Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevmem.’’

Ses olsun,seslerimiz olsun