Yetişip iyi bir duruma gelmek ve düzelip işe yarar duruma gelmek olarak tanımlanabilir adam olmak.
Caddelerde, sokaklarda ilerlerken, kahvehane köşelerinde oturup çayını yudumlarken ya da dost, arkadaş sohbetlerinde illa ki duyarız: “Adam ol da gel!” der biri, birileri ya da “Adam gibi adam yok!” diye yakınır diğerleri. Peki nedir bu kadar zor olan “adam olmak”? Herkes insan doğar ama belli ki “adam olmak” o kadar kolay bir iş olmasa gerek.
“Önce adam ol!” demez miydi, atalarımız, dedelerimiz? Kastedilen neydi ki acaba? Cinsiyet mi? Elbette ki hayır. Buradaki “adam” kelimesi, insan olmanın, onurlu ve dürüst yaşamanın ta kendisi, simgesidir aslında. Adam olmak, başlı başına bir karakter meselesidir.
Adam olmak; sözünün eri olmak, sözünde durmaktır. Birinin arkasından değil, kişinin yüzüne konuşmaktır. Üç- beş safsata cümleyle ona buna saldırmamaktır. Anlamadan, dinlemeden ön yargılar la davranmamaktır. Hakkı bilip hakkını yememektir. Söz verirsen tutarsın, yanlış yaparsan özür dilersin. Arsızın, namussuzun, yalancının , üç kağıtçının, kan emicilerinin, soyguncuların karşısında dik durursun. Mevki, makam için yoldaşlarını satmazsın. Bakacağın yüze, yüzlere karşı utanmamalısın.
Bugün “adam gibi adam” dediğimiz insanlar çoğu zaman sessiz kahramanlardır. Ne manşetlere çıkarlar ne de alkış peşindedirler. Toplumsal faydalar için kendi menfaatlerinden vazgeçerler. "Ben daha çok layığım." Egolarından uzaklaşırlar. Varsa zekalarını toplumsal çıkarlar için kullanırlar.
Toplumun adam gibi adamlara her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır. Çünkü çıkarın, ikiyüzlülüğün, kaypaklığın kol gezdiği bu zamanda, dik durmak kolay değildir. Yalan kolay, doğru zor. Kaçmak kolay, sorumluluk almak zordur. Ama işte tam da bu yüzden adam olmak çok daha değerlidir.
Bence insan ömründe kaç para kazandığıyla, hangi koltuğa oturduğuyla değil; kaç kişiye “adam gibi adamdı” dedirttiğiyle ölçülür. Gerisi hayali rüya, gelir de geçer.
Kısacası, dünyada iyi olarak adın kalsın istiyorsan önce insan olacaksın. Yetmez... Adam gibi adam olacaksın.
Bu hayatta adam olmak dışında geriye kalacak olan her şey hikâyelerden ibaret değil midir?…
Saygılarımla...