Ne demek bu.

TC,Türkiye cumhuriyeti.
BC,bankalar,cumhuriyeti.
Biraz açalım.
Bir canlı olarak insan bireysellikten kurtulup toplumsallaşmaya başladığı ilk dönemlerde bir arada beraber yaşamak için, kendi aralarında herkesin kabul edip uyacağı bir takım kurallar belirlediler.
Bu toplumsallaşmanın,başka bir deyişle insan olmanın, kendisini doğadaki diğer canlı hayvanlarda ayırmanın ilk adımıydı.
İlk başlarda,yani daha yazı,kalem ve kağıt icat edilmemişken bu kuralları sadece sözlü olarak belirliyorlardı.
Zamanla gelişme sürecinde kağıt,kalem ve yazı icat edildikten sonra temsil ettiği toplumda gelişti,büyüdü ve buna paralel yeni toplumsal kurallar ortaya çıktı.
Artık sözlü kurallar etkili olamıyordu.
Yeni arayışlar, yeni kurallar getirdi.
Bu kuralları uygulayacak kendi içinde,günün şartlarına göre akıllı,zeki,güçlü ve çalışkan insanlar bu kuralları uygulamak için öne çıktılar.Örgütlendiler.
Kendi toplumlarını yönetmek için çıkardıkları bu kurallar bütününü yazılı metinler haline getirip adına da hukuk dediler.
Bu hukuk kurallarını uygulayacak olan kişi ve kişilerin yaratığı gücün adına da devlet dediler.
Artık herkesin kendine göre kendisini koruyup kollayacağı bir devletleri vardı.
Zamanla toplum değişince güç,güç değişince devletlerin nitelikleride değişti.
Aşama,aşama kimisi oldu, otokrasi.
Kimisi,oldu kraliyet.
Kimisi monarşi,kimi tiranlık,kimi imparatorluk
Kimisi oldu Cumhuriyet.
Hata bunlar bile kendi içinde faklı oldu.
Kimi Demokratik,kimi islam,kimi laik,kimi sosyalist cumhuriyet şeklinde var oldular.
Ta baştan itibaren,ayrımsız,hepsinde yönetimler farklı olsada hepsinin ortak temel bir noktası vardı.
Neydi bu?
Yaşama,hayata kalma içgüdüsünü besleyen beslenme ve onun ilişkiler ağına,faaliyetine adını verdikleri ekonomi.
Geçmişte çeşitli araçlar olduysa da günümüzde bu araç paradır.
Yine tereddütsüz geçmişte de,günümüzde de toplumların tüm ilişkiler ağını (ekonomik,sosyal,kültürel )belirleyen,tayin eden, bu gücü eline geçiren kişi,gurup,sınıf,zümreler olmuş.
İsmi,yönetim şeklî birbirinden farlı olsada temelde hepsinin toplumlarını yönetmek için kullandıkları yegane silah ekonomi ve bu ekonominin temel aracı olan para olmuştur.
Dolayısı ile ekonomide güçlü olan,parada,parada güçlü olan yönetim ve toplumlar,devletler hep bir güç merkezi olarak var olmuşlar.
Yani aslında para gücü kimin elinde toplanmış ise o yönetimin kural ve kaidelerini gizli yada açık belirleyenler hep onlar olmuştur.
Her şey eninde,sonunda dönüp dolaşıp o tek merkeze geliyor.
Yani para gücünü elinde bulunduran merkeze.
Bundan hareketle.
Günümüze bakalım.
Şimdi herkes kendince kendisini bir sorgulasın?
Diğer ülke,toplum ve devletleri bir tarafa bırakalım.
Bizim ülkede bu para trafiğine kim yön veriyor?
Görünüşte devlet ve o devleti yönetmek için toplumun çoğunun seçmiş olduğu hükümet.
Günlük hayatımızdan yola çıkalım.
Paranın trafiği ne?
Yani nerden çıkıp ve dönüp dolaşıp tekrar nerde toplanıyor.
Tabiki bankalar da.
Artık neredeyse her mahalleye bir banka şubesi açılacak durumdayız.
Ve herkes,tereddütsüz toplumu oluşturan her meslek gurubundaki her insan, yaptığı iş ne olursa olsun,zarar ettiğini,zarar etmesede bir türlü kar edemediğini söylerken
Bu bankalar neden her dönemde milyar dolarlık karlar açıklıyorlar.
Ve yine nereyse Türkiye nüfusunun yüzde doksanı bu bankalara şu ve ya bu şekilde borçlu,ev,arazi ve tüm hayatları ipotekli.
Şimdi sizce böyle bir durumda, şöyle bir soruya ne cevap verilir.
Acaba burası Türkiye Cumhuriyetimi?
Yoksa.
Bankalar Cumhuriyetimi?
Herkes günlük işi ve geçim derdiyle uğraşırken kendi hayat trafiğine bakarak cevap versin!!!