Hayat dikenli bir yoldur. Tabi ki mutluluklar, hüzünler hepsi iç içedir. Zaten sürekli mutluluk, sıkıcı gelir insana. Boşuna mı her öyküde, romanda, filmde ve dizide kötülükler ve kötü insanlar kol geziyor… Hayatta hastalıklar, sıkıntılar ve hüzün de bizleri yaşam mücadelesinde olgunlaştırır.

Nasıl ki; Mutlu olduğumuz zamanlar olduysa, sevinçten ayaklarımız yere basmadıysa, üzüntüleri de, hüzünleri de yaşamamız doğaldır. Mutluluklar, acılar, hastalıklar. Hayatta yaşadığımız her şey o kadar geçici ki, her şeyi insanlar yaşar ve bitirir. Bunlar da insanlar içindir!

Şu halde, Allah’ın yarattığı hiçbir şey anlamsız lüzumsuz değildir. Hayatın da ölümün de bir anlamı vardır. Yüce Allah abesle iştigal etmez, bundan münezzehtir. Hayat anlamsız bir var oluş olmadığı gibi, ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Her ikisinin de anlamı ve yüce hikmeti vardır. Hayat çalışma, didinme ve gayret alanı, ölüm ise bu gayret ve çalışmaların neticeleri alınacağı ebedi âleme dönüş noktasıdır.

Ölümü ve hayatı olgunlukla karşılayabilirsek eğer, hayatı daha çok sevebiliriz. Başımıza gelen ne olursa olsun, isyan etmeden hayatı sevmeye devam edebiliriz. Yani, çoğunlukla acımasız ama çoğu zaman güzel, çoğunlukla adaletsiz ama çoğu zaman şefkatli, çoğunlukla savaşmayı gerektiren ama zaferle taçlandıran, kimi zaman ağlatan kimi zaman güldüren… İşte böyle bir şeydir hayat!

Şöyle ki; Hayatta her şeyin insanlar için olduğunu bilirseniz, başınıza gelen kötü olayları, acıları, üzüntüleri olgunlukla karşılayabiliriz. Hayatın size karşı adaletsiz davrandığını düşünmeden, kendinize acımadan… Olduğu haliyle kucaklayabilirsiniz yaşamı… Eğer hayata bakışınız olumsuzsa hayatınızı değiştirmeye çalışmayın, bakan gözlerinizi değiştirin, hayatınızın nasıl değiştiğini göreceksiniz. Böyle yaptığınız zaman ilerleyebilirsiniz ancak; Acısıyla tatlısıyla…

Kısacası; İnsan imtihan için yaratılıştır, imtihan yeri de dünyadır. Dünya imtihan sahnesidir, maddecilerin inandığı gibi sadece oyun ve eğlence yeri değildir. Bu imtihan hayat boyu sürecek ve sonucu da hüküm günü ahirette beli olacaktır. Yüce Rabbimiz hayat ve ölümü imtihan için, insanları da denemek için yaratmıştır. İnsana yaraşan zorluk ve sıkıntılar karşısında şikâyette bulunmak değil, bunlara göğüs germektir. Bu konuyla ilgili, şöyle bir hikâye anlatılır…

Bir gün deve hayvanların kralı aslana gider, durumundan şikâyette bulunarak: Eşek ve at az yük taşırken bana neden fazla yük yüklüyorlar? Der. Aslan: Sen de deve olmasaydın .” diyerek gayet düşündürücü bir cevap verir. İnsan olmak ise ayrı bir saadettir. Ama bu saadet, Çilesiz değildir. Örneğin; Yüksek dağların başları hür, temiz ve alınları açık, ama fırtına orada, kar oradadır.

Koşulsuz mutluluk, ya da hüzün kaç kere gelir ki insanın başına. Evet, her şey bu yaşamda biz insanlar içindir. Denizlerde, karalarda, saraylarda, hapishanelerde, acılarda, sevinçlerde, huzurda! Ve hiçbir şey boşuna yaşanmamıştır.

Her şeye rağmen bu da gelir geçer, diyerek inanarak, yaşamak dileğiyle