Kapalı kapı yoktur; yanlış anahtar vardır./ Zata
Kapının icadı, mekânsal olduğu kadar zihinsel bir milat olsa gerek. Mekânsal olan bu gelişme, teknolojide tekerleğin icadı kadar değerledir. İnsanın, mekâna verdiği bir estetik ve düzendir. Aslında bu düzen ve estetik, insan zihninin tasarımının bir parçasıdır. O nedenle “kapı” bir dışavurum tasarımıdır.
Bir kapı edebiyatından da söz edilebilir. Masallarda, hikâyelerde, romanlarda “kapı” değişik yönlerden ele alınmıştır. Edebiyatın vazgeçilmez metaforlarından olan kapı, çağrışımı güçlü olan bir kelimedir ve okurun zihnindeki çağrışımlarla anlatılara bir derinlik, çeşitlilik katar. Zira her insanın kapıyla ilgili hatıraları, yaşantıları, unutamadığı anları, acıları, sevinçleri, pişmanlıkları vardır. Her bir kelime, kişide yaşantılarla gelir ve zihnindeki anlam haritası yaşantılarla birlikte şekillenir. Denebilir ki kapının hepimizin hayatında özel bir yeri var.
Kapıların arkasında merak vardır, mahrem vardır, gizem vardır, hasret vardır, kavuşma vardır… Kapı bütün duygularımızı neredeyse kapsayan ve onlarla bağı olan bir kavramdır. İnsan, bir kapıdan bakar hayata, bir kapıdan karışır hayata. İlk eşik, insanın karar verdiği birçok şeyi özetler. İnsan, eşikte iken söyleyeceğini kurar, sözlerini bir düzene sokar, düşlerini desen desen çizer, gözlerini kapının arkasına diker.
Âşık Veysel’in deyimi ile “İki kapılı bir handa, gidiyoruz gündüz gece…” İnsanın dünyaya gelmesi ve dünyadan ayrılması iki kapı arasındaki bir yolculuktur. Yolculuk, bir kapı hayaliyle devam eder.
Kapı, uzar gider öylece dünyamıza… Her şey gelip geçer, kapılar yerinde kalır. İnsanın, insanlığın hikâyesi, kapı önlerinde geçer; burası hayatın bir sahnesidir; kritik zamanların belki de.
Bazen kapı, yalnızlıktır, tekliktir, uzaklaşmaktır. Uzar gider içimizdeki senfoni. Müziğin sesidir kapının sesi. Her şarkının söylendiği bir kapı vardır. Her kapının dinlediği bir şarkı. İnsan, sözleri ve ezgileri toplayarak bir kapıdan çıkar.
Bir kapının önünde beklerken insan ya bir anahtar arar, ya da kendisi bir anahtar oluverir. Unutmadan bazı kapıların anahtarı nezakettir, bazılarının zarafet. Bazı kapılar bir şiir açar, bazılarını uzaklardan bir selam.
Her kapı hayatımızın başka yanlarına açılır, başka kapılara… Terasa açılan kapılar, gökyüzüne bir bakıştır, bulutlara, yıldızlara, sevdalara… Geceyle sohbet etmektir, uzak masallara kulak kabartmaktır… Bahçeye açılan kapı, ağaçlarla, kuşlarla, güllerle bağdaş kurmaktır, suyun sesini dinlemektir.
Gelip gitmektir kapılar; her defasında ayrı şarkıları dinleyerek…