TUİK ve araştırma şirketleri verilerine göre okumuyoruz. Kitaplarla ilişkimiz “okumuyoruz” klişesine kilitlenmiş-takılmış durumda. Tıpkı ekonomide orta gelir tuzağı gibi… Okusak ta okumasak ta; “okumuyoruz” yaftası yapışmış bize…

İstatistikler, yayınevleri, sivil toplum örgütleri ve kitap okumaya birazcık bulaşmış herkes bu konuda hemfikir. Hatta “okumaya dirençli kişiler” bile durumu kendine dert edinmişler. Okumuyoruz! Lafı dolandırmaya, savunma mekanizmalarına başvurmaya, gerekçeler üretmeye gerek yok. Demek ki okumuyoruz. Yani konunun paydasında birleşebiliyoruz.

Asıl sorun pay kısmında. Hangi bileşenle çarpıp bölsek bir türlü istenilen veriye ulaşamıyoruz. Rakamlar ortada; TUİK verilerine göre Türkiye’de kişi başına okumaya ayrılan süre sadece 1 dakika. İhtiyaç listesinde kitap 235.sırada, kitap hediyesinde 140.sıradayız. UNESCO verilerine göre kitap okumada dünyada 86.sıradayız. Yılda ortalama okuma süresi kişi başına sadece 6 saat. Düzenli kitap okuma oranı binde 1. Bu oran İngiltere ve Fransa’da yüzde 21, Japonya’da yüzde 14, ABD’de yüzde 12, Dünyada kitaba harcanan para ortalama 1,3 dolar iken Türkiye’de 0,25 dolar.

Türkiye’de kütüphane sayısı TUİK 2016 verilerine göre bin 137 halk kütüphanesi, 552 üniversite kütüphanesi olmak üzere bin 689 kütüphane bulunmaktadır. Bu sayı Almanya’da 10 bin 379 ve İspanya’da 7 bin 103’tür.

Bir başka veri ise kahvehane sayısıdır. Türkiye’de kahvehane sayısı 570.000’dir. Bu rakamlara göre ülkemizde 122 kişiye bir kahvehane düşerken, 47.000 kişiye bir kütüphane düşmektedir. Bir an bu rakamların yanlış olduğunu düşünelim. Hata payları ve diğer etkenleri hesaba katarak bu oranların yarısı yanlış olsa bile durum yine de kotarılacak gibi değil! Okuma konusunda sicilimiz pek parlak değil. Ben kendi adıma zamanla düzeleceğine inananlardanım.

Bir de madalyonun diğer yüzü var. Bu konuda iyimser veriler mevcut. Kitap endüstrisinde 2 milyar dolar doları aşan ekonomik büyüklüğü ile dünyada 11. sıradayız.

Bu artışın arkasında artan üniversite sayısı,12 yıllık zorunlu eğitim ve her yıl düzenlenen kitap fuarlarının etkisi büyük. Türkiye’de son yıllarda kitap fuarlarının sayısı artmakta ve buna paralel ziyaretçi-okuyucu sayısı da artış göstermektedir.

Ülkemizin birçok ilinde her yıl kitap fuarları düzenlenmektedir. Bu fuarlar beklenin üzerinde talep görmekte, okuyucular kitap ve yazarlarla buluşmakta ve kitaba olan ilgi de artmaktadır. Dolayısıyla kitap fuarları son yıllarda büyük bir ivme kazanarak hızla büyüyen sektörler arasına girmeyi başarmıştır. 2017 yılı verilerine göre ziyaretçi sayısı;

4-12 Kasım 2017 İstanbul Tüyap fuarı 621 bin, 10-18 Mart 2018 CNR 473 bin

11. Çukurova kitap fuarı 340 bin

11.Ankara kitap fuarı 300 bin

İzmir kitap fuarı 444 bin

Elazığ kitap fuarı 50 bin

Karadeniz kitap fuarı 139 bin

Malatya kitap fuarı 380 bin

Yaklaşan 7.Malatya Kitap Fuarı için ayrı bir parantez açmak gerekir. Türkiye’nin sayılı kitap fuarlarından biri olmayı başarmıştır. Gerek organizasyonu, gerek katılımcı yayınevi-yazar sayısı ve ziyaretçi sayısı bakımından kendine önemli bir yer edinmiştir. Ziyaretçi sayısı bakımından Ankara ve Çukurova kitap fuarlarını geride bırakmıştır. 2017 yılındaki 6.Malatya kitap fuarı ziyaretçi sayısı resmi verilere göre 380 bindir. Bu başarının oluşmasında Büyükşehir Belediyesi, Valilik, Mili Eğitim Müdürlüğü ve diğer kamu kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin büyük çabası vardır. Profesyonel bir organizasyon anlayışıyla özellikle Kültür AŞ’nin hakkını da teslim etmek gerekir.

Kitapseverlerin, yazarların ve ulusal medyanın dikkatini çekmeyi başaran Malatya Kitap Fuarı kentin kültürüne ve tanıtımına önemli katkı sağlamaktadır. Bu vesileyle 28 Nisanda açılacak kitap fuarına herkesin ziyaret etmesini ve kitap dünyasıyla buluşmasını tavsiye ve temenni ediyorum…