Camilere, cemevlerine vb diğer ibadethanelere giriş çıkışlarında uygun rampa vb düzenlemeler olmadığından giremiyoruz, ibadetlerimizi yapamıyoruz, ibadethanelerimizde abdest alınacak yerler engellilerin kullanımına uygun yapılmadığından kullanamıyoruz, lavabosunu tuvaletlerini kullanamıyoruz, kışın yağmurun, karın altında, yazı ise güneşin altında, tozun toprağın altında ibadetlerimizi yapmak zorunda kalıyoruz dedik,

Sizi seviyoruz”, “Siz yeter ki gelin, biz sizi sırtımıza alır çıkarırız”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.

Okula gidip eğitim, öğretim almak, okuyup yazmak, topluma eğitimli, bilgili, birikimli birey olarak katkıda bulunmak isteğimizde bazı okul idarecileri tarafından “seni okula alamayız”, “okulda yangın çıkarsa, deprem olursa sen ne yapacaksın”, “seni alırsak diğer çocuklar etkilenir, velileri istemez”, “sen okuyup ne yapacaksın, okumasan da olur”, “seni hangi öğretmen sınıfına alır ki” sözlerle kayıtlarımız yapılmıyor, bu engel geçilse okulların giriş çıkışlarında uygun rampa vb düzenlemeler ile engellilerin kullanabileceği uygun lavabolar ve tuvaletler olmadığından gidemiyoruz, her yıl sınıfların yeri değiştirildiğinden üst katlara verildiği zaman asansör olmadığında çıkıp inemiyoruz, kucaklarda taşınmak zorunda kalıyoruz dedik,

Sizi seviyoruz”, “Siz bizim başımızın tacısınız”, “Siz okumasanız da olur” dediniz.

Kuaförlere kucaklara alınmadan girip tıraş olamıyoruz dedik,

Sizi seviyoruz”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.

Biz sorun var dedik, sizler seviyoruz dediniz…

Biz çözüm istedik, sizler başımızın tacısınız dediniz…

Bizi o kadar çok sevdiniz ki, yer yer sırtınıza alıp çıkarmak istediniz…

Bizi o kadar çok sevdiniz ki, yer yer başınızın üstüne alıp taşımak istediniz…

Ama nedense başınızın tacı ettiğiniz, sırtınıza alıp taşımak istediğiniz ve çok sevdiğiniz bizler için uygun yollar, kaldırımlar, rampalar, asansörler, tuvaletler, parklar, çay bahçeleri, mağazalar, lokantalar, pastaneler, sinemalar, tiyatrolar, kütüphaneler, camiler, cemevleri, okullar, alışveriş merkezleri, ulaşım araçları, duraklar yapmayı bir türlü akıl edip düşünmediniz…

Bizler söyledikçe başlarınızı onaylar gibi salladınız, ancak kulaklarınızı ise tıkadınız ve görmezden gelmeye devam ettiniz…

Bizleri yaptıkça baş tacı, yasal haklarımızı ettiniz sümen altı…

Şimdi sizler söyleyin hangisine inanalım…

Sözlerinize mi inanlım, yoksa yapmadıklarınızı gördüğümüze mi?

Kusura bakmayın lütfen, bizler elimizden kolumuzdan, gözümüzden ve kulağımızdan engelli olabiliriz…

Ama unutmayın ki bizim de gören, düşünen, fikir yürüten, mantığını kullanan, beynimiz ve aklımız var…

Bizler çocuk değiliz…

Gözlerimizin içine baka baka yalan söylüyorsunuz…

Söylediğiniz yalanlarla ne bizi ne de başkalarını kandırdığınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz…

Siz ancak kendi kendinizi kandırmış oluyorsunuz…

Toplumun 87,71’ini teşkil edenlerin arasında çokça bulunan düşünce engelli, fikir engelli, sevgi engelli kişilerle bizleri karıştırıyorsunuz…

Artık var gücümle haykırıyorum…

Sesimi duyurabilmek ve beni duymanız için avazım çıktığınca bağırıyorum…

Bizi sözlerle seveceğinize, yapacağınız hizmetlerinizde sevginizi gösterin…

Bizi seveceğinize bize hizmet üretin…

Lütfen bizi artık SEV-ME-YİNNN!