Duyduğuma göre; CHP Parti Meclisi’nin video konferans yöntemiyle bir araya geldiği toplantıda, il örgütleriyle ilgili yaptığınız değerlendirmede; “Bu güne kadar parti örgütüyle ilgilenemedik. Partiyi hep birlikte büyüteceğiz. Örgütlerde başarıya endeksli bir çalışma yürüteceğiz. Örgütlerimiz de bu çalışmaya uyacak. Başarısız olanları değiştireceğiz. 20, 30 yıldır aynı insanlar var, ama başarılı olanlarla yola devam edeceğiz. Başarısız illerle çalışmayacağız.” demişsiniz.
Hani denir ya herkes dünyayı değiştirmeyi ister de bir türlü kendini değiştirmeyi düşünmez diye…
Dünyada bir şeyler ters gidiyor, biz de dünyayı değiştirmek için yola çıkıyorsak, işe önce kendimizden başlamalıyız. Dünya bugün bu haldeyse bunda bizim de payımız olduğunu düşünmeliyiz. Onun için önce kendimize bakmalıyız. Kendimizi sorgulamalıyız. Kendi rolümüzü tespit edip, kendimizi değiştirebiliyorsak, dünyayı da değiştirebileceğimize inanmalıyız.
Yoksa her defasında aynı şeyi yapıp, farklı sonuç beklersek, bir ömür beklesek de bir arpa boyu yol alamayız.
Hak, hukuk, adalet diye yola çıkıyorsanız, önce kendinize bakacaksınız…
Kendi üyenizin hakkını hukukunu ne kadar koruyorsunuz?
Parti içi kariyer yapmada, sadakate mi yoksa liyakate mi önem veriyorsunuz?
Parti içi yarışta üyelere, fırsat eşitliği sağlıyor musunuz?
Bütün bunlara bakmayıp, parti içi iktidara giden yolda her şey mubah anlayışıyla, her türlü haksızlığa ve hukuksuzluğa arkanızı dönüp, kulağınızı tıkayıp, gözünüzü kapıyorsanız…
Başarısız örgütlerde sizin de payınız var demektir!
Diyorsunuz ya 20 yıldır, 30 yıldır aynı insanlar…
Soruyor musunuz kendinize bu insanlar bütün başarısızlıklarına rağmen yıllardır koltuklarını nasıl koruyorlar diye?..
Partiliniz, üyeniz o kadar aptal mı ki, bütün başarısızlıklarına rağmen o insanları görevde tutsunlar?
Yıllardır bu partiye gönül verenler, bu yapıyı değiştirtmek için mücadele veriyorlar ama her defasında kafaları haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe çarpıp geri dönüyorlar…
Parti içi demokrasiyi işletemedikten sonra, bu çabanız beyhude…
Değişimi kendinizi değiştirmekle başlatıp…
Hakkı, hukuku, adaleti kendi içinizde sağlamıyorsanız, sesiniz dağlara, taşlara çarpar tekrar size gereri döner…
Niye bu insanlar bütün başarısızlıklarına rağmen koltuklarını koruyabiliyorlar, değiştirilemiyorlar: Sizlerin parti içindeki bunca yıldır yapılan bütün haksızlık ve hukuksuzluklara sesiz kaldığınız için, bu örgütler bütün başarısızlıklarına rağmen değiştirilemiyor…
Adamlar masa başında ellerine alıyor kalemi, kendine oy verecekleri delege yazıyor; onlar da dönüp kendilerini seçiyor. Hatta sandık koymak zorunda kaldıkları mahalde seçilen delegeleri, seçimi tehlikede gördüklerinde silip, yerlerine sadakatinden şüphe etmediklerini yeniden yazmakta sakınca görmüyorlar. Biliyorlar ki bütün yaptıkları haksızlık ve hukuksuzlukların hesabını kendilerinden kimse sormayacak!
Yani anlayacağınız Genel Başkanlığı bırakıp bu illerden birinde il başkanı adayı olsanız inanınız ki siz bile seçilemezsiniz!..
Bu hukuksuz süreç, mahalle delege seçiminde başlıyor, kurultayda nihayete eriyor…
Yani herkesin derdi, kendini seçecek delegeyi garantiye almak!
Parti büyümüyormuş umurlarında değil; onlar kendi parti içi iktidarlarını korumanın peşindeler…
İşin en acısı ne biliyor musunuz?
Haksızlık ve hukuksuzluğa uğrayanlar dertlerini anlatacak muhatap dahi bulamıyorlar.
Parti içi demokrasi yıllardır işletilemediğinden, parti kendi kendini yenileme kabiliyetini yitirdi.
Bugün birçok partiliniz, öğrenilmiş çaresizliği yaşıyor.
İnsanlar bütün bu olup bitenler karşısında yoruldu: Birikimli, yetenekli, liyakatli ve toplumda saygınlığı olan, sahada parti politikasını anlatacak birçok insan köşesine çekildi.
Bir kısmı da ne yaparsak yapalım, mühür bunların elinde, bunları parti içi mücadeleyle değiştiremeyiz, seçimi kaybetsinler, baraj altında kalsınlar, ancak bunlardan böyle kurtuluruz, diye oy vermeye gitmiyorlar, gidenler de kendilerine yakın gördükleri başka partiye oy veriyorlar…
İşte bugün bütün bu olup bitenlerden dolayı;
İktidarın bütün olumsuzluklarına rağmen, iktidardan memnun olmayanlar, CHP’ye yönelmiyor…
İnsanlar bakıyor ki çevrelerinde yıllardır bu parti için hayatları pahasına mücadele eden insanlar, bugün kendi partisinden memnun değil, uzak duruyor; onlar bu kadar uzak duruyorken biz niye yakın olalım diyorlar…
Bütün bu olup bitenlere rağmen bin bir umutla gelenler de, bir müddet sonra bu dışlayıcı yapı tarafından dışarıya doğru itiliyor…
Böylece CHP büyüyeceğine, karasız seçmen büyüyor…
Biliyorum özveriyle millet İttifakını bir arada tutmaya çalışıyorsunuz, ama biliniz ki böyle giderse Midyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak üzeresiniz…
Hani diyorsanız ya siyaset ben ne olacağım diyenlerin değil ülkem ne olacak diye davranan adanmışları işidir.
Sorun ben ne olacağım diyenler değil, kimin ne olacağına karar verenlerde, çünkü ölçü liyakat, yetenek ve beceri değil, sadakat!
Üyeler partide özne olmaktan çıkmış, nesne durumunda!
Keşke bugün gördüğünüzü, yerel yönetimler seçimlerinin ardından kurultay sürecinde görüp, parti içi demokrasiyi işletip, partililerinizin hakkını- hukukunu korusaydınız…
Bugün şikâyetçi olduğunuz, yol yürümeyeceğiz dediğiniz örgütler, demokratik yollardan kendiliğinden değişmiş olurdu; CHP de yenilenmiş örgüt yapısıyla şimdi iktidar karşısında yol almış olacaktı…
Yani sizin bugün söylediğinizi biz yıllardır söylüyoruz ama sesimizi duyan yok!
Ne diyelim farkına varmanız biraz geç oldu ama zararın neresinden dönülürse kârdır!