Suyumuzun yol hikâyesi ve hemşerilimizin suyla ilişkisi, nasıl tarihinin derinliklerinden güzelliklerini bağrında taşıyarak getirmişse, önümüzdeki binlerce yılı yine aynı güzelliği bağrında taşıyarak, haşmetle yoluna devam ettirecektir. Suyumuzun yol hikâyesi tarihi içerisinde yolculuğuna devam etmesine edecek, ancak ben suyumuzun yol hikâyesini nefesimin elverdiği, sözümün yettiği ölçüde bir-kaç yazı dizisi içerisinde dillendirmeye çalıştım. Şehrimizde nefesi ve sözü benden daha güçlü insanların, kalemlerin olduğunu biliyorum. Bu hikâyenin geri kalan, eksik kalan yanlarının onlarca doldurulacağını da biliyorum. Aynı zamanda Şehrim Malatya’mın kadim tarihinden gelen irfanı bol, ilmi dolu, yüreği herkesi kucaklayan hemşerilerimizi bağrından çıkardığını da biliyorum. Yazsam sayfalarıma yer kalmayacağını da biliyorum. Peki, bu kadar güzellikleri bağrında çıkaran insanların şehri olan Malatya’m, kendi mekânına, tarihine ortak olup, kendisine hizmeti bir vicdan, bir ahlak borcu olarak görmeye vermeye çalışmış, halen çalışan insanları, bu kentin hemşerileri geçmişte unutmadığı gibi, onları kendi tarihlerine ortak ederek kayıtlara geçirmeyecek mi? İşte sade bir şekilde ben de bunu yaptım, yapmaya da çalışacağım.

Şimdi size iznini almış olmasam bile şahsıma gönderilmiş bir mektubu yayınlayacağım. Şahsıma gönderilen bir mektubu iznini almadan niye yayınlıyorsunuz diyenleriniz olabilir. Mektubun içeriğinde öyle bir paragraf var ki, ona kısaca değinmeyip, o güzelim paragrafı yüzüstü bırakamazdım. Gönlüm buna asla müsaade etmedi. Değerli hemşerilerim sevgili okurlarım. O paragrafı siz mektubun içerisinden bulup çıkaracaksınız biliyorum. Ancak bana bunu dedirten, benim yurdumun insanın işte bu anlayışı, 780 bin kilometre kare toprağın vatan toprağı olduğu anlayışı. Bu anlayışın içinde780 bin kilometre kare toprağa hizmet anlayışı, adanmışlık anlayışı yatıyor. Yurt sathında 15 Temmuz direnişimizin içinde bu ortak vatan vurgusunun yattığını biliyor, görüyorum. Sevgili hemşerilerim; bakın şehrime bir süre hizmet vermiş olan değerli hizmet adamı Arif Emecen mektubunun o paragrafında ne diyor?

‘’Bir gün Ankara olur, bir gün Malatya, diğer bir gün de İstanbul. Hiç fark etmez, hepsi bu vatan toprağı…’’

Sağ ol. Var ol Arif Emecen. Gerçekten beni, bizi umutlandırdın bu cümlelerinle. O nedenle, binlerce yıldır ayağımızı bastığımız bu topraklar, geçmişten getirdiğimiz kadim kültürümüzün ortak insanları, ortak olarak sahip çıkıyorlar bu toprağa, bu bayrağa, bu vatana. Emperyalistlerin bütün uğraşlarına, bütün toplarına silahlarına, bütün medya üzerinden yaptıkları genetiği bozulmuş enformasyon ve tezviratlarına rağmen, bu toprakların hepsi hepimizindir anlayışınıza yürekten katılıyorum. Yolun açık gönlünden bu sevgi yumağı hiç eksik olmasın diyorum. İşte şehrimin bir zaman aralığında Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliğini yapmış olan Arif Emecen’in mektubunun yayınlanması ile suyumuzun yol hikâyesi yazılarıma burada son veriyorum.

MEKTUP:

Suyumuz yol hikayesi … (1) başlıklı köşe yazınızı dikkatle okudum. Malatya’ya hizmet ettiğim döneme ve şahsıma ilişkin değerlendirmeleriniz beni çok onurlandırdı, gururlandırdı. Sağ olun, var olun.

Öncelikle şunu belirteyim; Ben bu ülkenin imkanlarıyla okuyup, tecrübe kazandım ve toplu ulaşım alanında uzmanlaştım. Bu bilgimi, birikimimi, tecrübemi hayatımın sonuna kadar bu ülkenin gelişimi için seferber edeceğim. Yolum bellidir, bu yolda hizmet edeceğimiz duraklar değişir. Bir gün Ankara olur, bir gün Malatya, diğer bir gün de İstanbul. Hiç fark etmezi, hepsi bu vatanın toprağı…

İnanın, bu yolda ne pulun ne de sizin yazınızda da çok güzel tarif ettiğiniz ‘tezviratçılar’ en ufak bir hükmü, bir etkisi olur. Zira çok iyi biliriz ki; meyve veren ağacı taşlarlar. Amma velakin ağaç, meyve vermekten vazgeçebilir mi Asım ağabey?

Mümkün değil. Zaten geçmemelidir de. Nitekim bir, iki kendini bilmez taşlasa da elbet kadir kıymet bilenler çıkar. Çıkar da ‘Allah razı olsun’ der. Yılmamaya, meyve vermeye, sadece bu bile yeter. Sizin gibi değerli bir şahsiyetin Malatyalıların nabzını çok iyi tutan bir kalemin, benden razı olduğunu, yazının vesilesiyle tekrar duydum. Allah da sizden, hepinizden razı olsun. Şahsınızda Malatyalı hemşehrilerimize, tüm dostlarımıza sevgi, selam ve saygılarımla… Arif EMECEN