Tek kelime ile diyeceğim.
Vatandaş be kardeşim vatandaş.
Yani ben.
Yani sen
Yani o.Ve tabiki hepimiz!
Niye?
Neden? diyeceksiniz doğal olarak.
Ne alakası var diyeceksiniz.
Söyliyeyim.
İğneyi önce kendimize batıralım..
Sonra çuvaldızı başkasına..
Türkiyede Deprem veya başka bir doğal affet olduğunda.
Yada toplumu olumsuz yönde etkileyen başka sosyal ve siyasal,ekonomik bir olay olduğunda insanların yaptığı çok kolay bir eleştiri var.
Önce.
Nedir bizi etkileyen bu ekonomik,sosyal ve siyasal olaylar.
Çalışırken aldığınız yömiye,yani elinize geçen para.
Yani açlık,yokluk,yoksulluk,işsizliğiniz...
Yani sağlığınızdaki sorunlar..
Yani istemediğiniz savaş,terör..
Yani deprem,sel,çığ,yangın...
Yani kadın cinayetleri...
VS...
Hedef tahtasında kim var.
Dört,beş yılda bir sözde sandığa gidip ve yine sözde seçimle seçip buyurun bizi sizler beni,yönetin dediğimiz siyasiler.
Yani;yöneticiler.
Yani siyasiler.
Yani politikacılar.
Yani iktidarı elinde bulunduranlar.
Yani bizi yönetmek için iktidar ettiklerimiz...
Yada muhalefettekiler.
Dilin kemiği yok ya.Istediğin tarafa döner.
Başlarız acımasızca eleştirmeye..
Kimse kendine en ufak bir pay çıkarmaz.
Taki olay bir gün kendi başına gelene kadar.
Halbuki dört beş yılda bir o siyasileri; sandığa gidip seçen ve kendisini yönetmesi için sınırsız ve sorunsuz yetki veren kendisi.
Hatta onları dokunulmaz kılan..
Üstelik bir sefer değil.
İki,üç,beş defa demeden ısrarla seçer.
Adam,küfür eder.
Hakaret eder hemde toplum içinde.
Yinede önünde elpençe divan durur.
Ondan sonrada böyle bir olay yaşandığında başlar belden aşağı eleştirmeye.
Yada yüzüne söylemez.
Politikacısı yanında ayrıldığında başlar ana avrat küfür etmeye...
Bu sadece iktidara getirdikleri için değil getirmedikleri içinde(Yani muhaleffetteki) siyasiler içinde böyle.
Hani adam güya kurnaz ya!
O kendini kurnaz zannediyor ya..
Politikacı ondan kurnaz..
O zaten başta kafasına koymuş.
"Sen hele bir beni seç.."
Halbuki hayatında uymak zorunda olduğu,en büyüğünden,en küçüğüne kadar bütün kanun ve kararları yazan,çizen ve kanun haline getirip kendisini uymak zorunda bırakanlar, yapanlar kendisinin seçmiş olduğu o siyasilerdir.
Yani toplum hayatında günlük olarak karşılaştığı bütün,kanun ve yönetmelikleri yapan,çıkaran kendisinin seçmiş olduğu bu siyasilerdir.
Yani o siyasilerden,
O iktidardakilerden,
Yani yöneticilerden önce
en büyük sorumlu kendisidir.
Ama bunu bir türlü kabullenmez.
Ve her seçimde ısrarla aynı adamlara oy vermeye devam eder.
Taki başına taş düşüp kan gözüne girene kadar sesi çıkmaz.
Tabi o zamanda iş işten geçmiş olur.
Bir hafta,on gün her şey konuşulur.
Her eleştiri yapılır ve yaşanan her şey unutulup gider..
Acıyı yaşıyanlar yaşadıkları acılarla başbaşa kalır o kadar.
Ve acılar
Ve ölümler,akan kanlar,dökülen göz yaşları sıradanlaşır.
Halbuki asıl sorumlu olan vatandaş taşın altına gerçekten elini koyar ve sorumluluk alırsa bu acılar ve gözyaşları gerçekten yaşanmaz.
Bunu başaran toplumlar var.
Bizde yapabiliriz..