Yılbaşı gecesi, aslında sıradan bir gecedir. Müslümanlar için bir anlam ifade etmez. Hal böyle iken yılbaşı gecesi, toplumsal bir isyan ve çılgınlık gecesi haline getirilmiştir.
Yılbaşı denince akla güzel şeyler mi geliyor, kötü şeyler mi geliyor? Akla gelen şeyler şunlar değil mi?
Çam kesmek, çılgınlıklar, içki tüketimi, kayıplara neden olan kumar, hasta eden piyango, çılgınca israf ve ülkemize ağır fatura…
Bunların hangisi olumludur? Hangisinin ne gibi bir faydası vardır?
Ayrıca İsa Peygamber’in doğum günü böylemi kutlanır? İçki ile kumarla mı kutlanır?
İsa Peygamber bunlarımı getirmiş, bunları mı emretmiştir? Bir Müslüman’ın yılbaşını bu şekilde kutlaması asla uygun değildir. Peki, yılbaşının bizim için önemi nedir?
Yılbaşı milli ve manevi kayıplara neden olabilecek şekilde kutlanmamalıdır. Bizim için yılbaşı, muhasebe gecesi olmanıdır. Bir yıl boyunca ben ne yaptım? Kar mı ettim, zara mı? Hayır, kapısını mı çaldım, şer kapısını mı? Hayra mı vesile oldum, şerre mi? Gibi soruların cevap bulduğu bir gece olmalıdır. Çocuklarımızla beraber yeni yıla hayırlı bir başlangıç teşkil edecek şekilde geçirilmelidir.
Zarardan, kayıplardan kurtulmak için kara gecemiz olmalıdır. Kısacası hem geçmişe hem de geleceğe bakma ve karar verme gecemiz olmalıdır.
Bundan önce büyüklerimiz, yılbaşına itibar etmezlerdi iltifat etmezlerdi. Peki, ne yaparlardı?
Mekke’nin fethini kutlarlardı. İsa (a.s)’in doğum günü, İsa Peygamber’i hayırla yad ederlerdi. Geçen bir yılı, iyi ve kötü yönleriyle değerlendirirlerdi.
İslam âlemine göre de; “Bir Müslüman’ın başkalarını bayramlarına ilgi duyması, onların adetlerini benimsemesi, başka bir dinin şairi olan işi, kendi ihtiyarı ile yapması caiz değildir.”Bunun için yılbaşında farklı davranamayız.
Özel sofra kuramayız, özel bir şekilde eğlenemeyiz. Yılbaşı gecesi bizim için alternatif bir bayram olmalı, kimse için günah gecesi olmamalıdır.
1 Ocak tarihinin Müslüman’lar için özel bir önemi vardır. Mekke şehri Peygamber(a.s)tarafından 1 Ocak 630 tarihinde fethedilmiştir. Bu fetih öyle anlamlıdır ki, Müslüman’lar zorla çıkarıldıkları Mekke’yi hiç silah kullanmadan, bir damla kan akıtmadan teslim almışlardır.
Fethin bu kadar olmanın sebebi Allah Resulü’nün ve Müslümanların insanların gönlünü fethetmesiydi.
Mekke’nin fethi mesajlarla doludur. En önemli mesajlardan biri zulmün baki olmayacağıdır. Hiçbir zulüm ebedi değildir. Müslümanlar zulme uğrasa da, sıkıntıya düşse de mazlumların yardımcısı Allah’tır.
Mekke’den, yurtlarında sürülen Müslümanlar böyle inanıyordu. Yapılanları Allah’a havale ediyorlardı.
İşte yılbaşında şuursuzca kutlamalara katılanlara karşı, Mekke’nin fethinin kutlanması, alternatif olay olarak sunulmakta, taşkınlıklar ve çılgınlıklar bir nebze önlenebilmektedir.
Mekke’ nin fethi gerçekten kutlanmaya değer İslam tarihinin önemli bir dönüm noktasıdır.
Yılbaşı kutlama durumunda olan her insan kendi kendine sormalıdır. “Ben Hıristiyan mıyım, Müslüman mıyım?”diye. Bu soruya cevap aramalıdır. Hangisine benzediğine bakmalıdır.
Hani bir karga kilisenin kırık camından içeriye girmiş kutsal sudan içmiş, ortalığı dağıtmış, putun üstüne pislemiş. Papaz içeriye girince kızmış ve kargaya:
Müslüman’san niye kutsal şaraptan içtin? Eğer Hıristiyan san niye putun üstünü pisledin? Demiş. Sahi yaptığımıza göre biz kimiz? Kime benziyoruz?
Bal gibi tatlı, Masal gibi güzel bir yıl diliyorum. Sevgili Okurlarım…
Yeni Yılınız Kutlu Olsun…