Doğuda, her sandık bir kadının elinde açılır, kapanır;

Sonra tütsülenmiş masallar çıkarırlar sandıklarından,

Çeyizlerinde lavantanın tarihi, bir telkâri gerdanlık,

Bir ustanın düşleridir çenelerindeki dövmeler,

Saçlarında eski zaman örgüleri…

Nehirlerin dilinde, uzaklık akmaktır…

Şehirlerin dilinde uzaklık ince bir türküdür…

Şairlerin dilinde, her dizesi bir hatıraya sarılmış söz demeti…

Sohbet ettiğim ihtiyar bir adam, heybesinden ekmek yerine nar gibi kızarmış güzel sözler çıkarıyor ve bizlere ikram ediyor. Yıllar öncesine gidiyoruz bizim memlekette. Sütün ve balın tadını, kokusunu getiriyor rüzgâr. Masalları yeniden dinliyoruz, iyilerin yüzü suyu hürmetine, karanlığa yıldızlar asıyoruz, sokaklara lavanta kokuları yayıyoruz bu temmuz sıcağında. Sonra rüzgâr tekrar esiyor, hatıraların yanın sıra, uzakların düşlerini taşıyor şehre.

Gülümsemek ve hüzünlü bakmak karışıyor burada bir birine aynı bilgenin yüzünde. Anlıyorum, bir ömrün bütün kederi ve hayatın kıyılarımıza taşıdığı ayrılık h0ikayeleri burada birikmiş.

Anlıyorum, yaz mevsiminin sıcaklığındaki sesi, anlıyorum gölgenin serin ezgisini…

İnsan, gece ve gündüzün arasında bir sarkaç gibi gidip geliyor, gidip geliyor. Gidip gelmelerin aslında yaşadığımız hayatın ta kendisi olduğunu anlıyorum…

Bilgelerin özetlediği hayat ve betimledikleri yollarda koşuşturuyoruz. Terliyor alnımız, terliyor sesimiz, yorgun bir akşama demliyoruz çayı, pişiriyoruz kahveyi, gözlerine oturuyoruz esmer şehrin, terasından seyrediyoruz bütün ince yolları… Uzayıp gidiyor şehir, sokaklar, caddeler… Bir yalnızlığa baktığımı anlıyorum…

Belki bir kuş sesi beni kendime getirebilir, bir bilgenin gölgesinde iki dizelik bir şiir, eski bir hanın duvarındaki tarihi bir resim, kehribar bir tespihin taneleri…

Nehirlerin dilinde, en uzun soluklu bir ses olduğumu anlıyorum; bir şehrin sevgisine yenilmiş bir masalın kahramanıyım. Aşk, bütün tütsülerden sıyrıldığında bir gülün kokusunda duraklar, umudun ve düşlerin yakınlığını biliyorum, şiirin de…

Sohbet ettiğim o ihtiyar bilge adam, bana düşlerini yeniden anlatan babam…