Kimi zaman düşünüp dururum, aklı başında olan biz miyiz, yoksa deliler mi? Nedense bu düşüncenin içinde her zaman kayboluyorum. Bazen doğru yolu buldum diyorum, sonra bir bakmışım ki aslında aynı yerde dört dönüp durmuşum. Güya aklı başında olanların yaptıklarına bakıyorum da hiç bir deli bunu yapmıyor. Hani sebepsiz yere olan kavgalarımız var ya, hani ne bileyim sebepsiz yere öldürdüğümüz insanlar, kırıp döktüğümüz kalpler... tam olarak bundan bahsediyorum. Bunların hiç birini deliler yapmıyor.
Geçen gün yine bu düşüncelere tam dalmışken, mahallemizin biraz aşağısında ki akıl ve ruh sağlığı merkezinde buldum kendimi. İlk başta oraya neden gittiğimi ben bile çözememiştim. Ayaklarım ve aklım bir olup beni oraya götürdüler. Biraz zaman geçti ve neden buraya geldiğimi az çok tahmin etmeye başladım. Fikrimce yeni yazacağım yazının alt temellerini burada atacaktım. Aslında çokta mantıksız bir yere gelmedim. Çünkü günlerdir kafamı kurcalayan o soru var ya, onun cevabını bulmak için burası biçilmiş kaftandı. Hani düşünüp dururdum ya aklı başında olan kim? Buraya geldiğimde çıkmaz sokağın ardında ki o gizemli yolu bulmuştum. Evet, kulağa biraz abartılı geliyor ama cidden ben, o yolu bulmuştum. Nasıl mı? Deli Sadık sayesinde. Çünkü istemsizce onun kendince Tanrı ile olan konuşmasına şahit olmuştum. Şöyle diyordu:
“Tanrım, senin bu Sadık kuluna deli diyorlar. Halbuki kendilerini hiç sorgulamıyorlar. Ya bir insan az da olsa geç bir şeylerin farkına varıyor diye hiç deli olur mu? Sorarım sana. Güya ben deliymişim. Onlar gibi düşünmüyor, onlar gibi görmüyorum ya, şu güzelim dünyayı ben deliymişim tanrım. Söylesene, ben miyim deli, yoksa diğerleri mi? Bak beni biliyorsun, hayatım boyunca yalan söylemedim, kalp kırmadım, hiç bir canlıya zarar vermedim. Neymiş biraz işleri geç anlıyormuşum, biraz da masumca duygularım varmış, hesap kitap, hile, kavga gibi işleri bilmiyormuşum. Ya zaten sen bunları istemiyor musun? Hile olmasın işimizde, kavga( yani onların dilinde adam öldürmek, yaralamak vesaire) etmeyelim, kalp kırmayalım, hak yemeyelim... Ben bunlardan uzağım diye bana deli diyorlar. Hatta yetmeyip şu dört duvar arasına sıkıştırıp duruyorlar. Ama ben yerimde durmam, haksızlık bu. Kaçar giderim özgürlüğün peşinden. Ben yine ben olurum, varsın bana deli desinler sen beni biliyorsun ya gerisi hiç önemli değil.”
Sadığın bu sözleri beni öyle etkilemişti ki aklımda bir şeyler oturuverdi. Aslında aklı başında olanlar delilermiş. Biz değil. Baksanıza ne de güzel özetlemiş bizi, sudan sebepten kavga ediyoruz, hile ile işlerimizi çözmeye çalışıyoruz, kalp kırıyoruz durmadan. Hatta bunlarla yetinmeyip ufacık bir heves uğruna insanlığımızı unutuyoruz. Kadınlara, çocuklara hatta şu sıralar erkeklere bile göz dikiyoruz. Hayvanlara yaptığımız eziyetleri hiç saymıyorum bile. Bunlar sadece insanın insana yaptığı. Peki, insanın doğaya yaptıklarını hiç düşündük mü?
Şimdi daha net oturmaya başladı kafamda ki soruların cevabı. Aklı başında olan, bizler değiliz. Asıl en aklı başında olanlar deli diye nitelendirdiğimiz insanlardır. Çünkü onlar bizim görmediğimiz pencereden bakıyorlar dünyaya. Ve biz onların penceresine yaklaşmadıkça hiç bir zaman akıllanmayacağız.