Korona virüse karşı hijyene dikkat etmek kadar bağışıklık sisteminin de güçlü olmasının önemine dikkat etmek gerekiyor.

Her seferinde daha önce denemediğiniz bir probiyotiği deneyin. Kış boyu kullanın. Taşıması gereken diğer özellikler ise; mide ve safra asitlerine, antibiyotiklere dayanıklı olmalıdırlar, bağırsağa indiklerinde aktivite gösterebilmeliler. Viral enfeksiyonlara karşı probiyotik destekler, sizi koruyucu etkiye sahiptir. Sadece korona virüs için değil, tüm enfeksiyonlarda ve önlenmesinde su vazgeçilmenizdir. Ülkemizde kadınlarda ve çocuklarda demir eksikliği anemisine sık rastlanmaktadır. Yani aslında bağışıklık sistemini tehdit eden hastalıklar arasında dolaylı olarak, demir eksikliği anemisi de yer almaktadır. İştah açmayan ve kabızlık yapmayan demir destekleri için beslenme ve diyet uzmanınıza başvurunuz. Bağışıklığın temel gereksinmesi çinkonun en güçlü kaynaklarından biri zencefil, diğer ise kuru yemiştir.
Bağışıklığımızı güçlendirmek için et, süt, tahıl, sebze ve meyve gruplarını günlük diyetimize yeteri kadar eklememiz gerekir. Ayrıca antioksidan kaynağı soğan, sarımsak, elma sirkesi, zerdeçal, karabiber, pul biber gibi gıdaları yemeklerinize ilave ederek de bağışıklığınızı destekleyebilirsiniz.
Şeker, beyaz un ve makarna gibi gibi glisemik indeksi yüksek besinlerin tüketilmesinin bağışıklık hücrelerinin etkinliğini azalttığını söyledi. Beyaz un ve şekerden yapılan tatlılardan uzak durulması gerektiğini belirten Gök, "Kaliteli protein kaynakları savunma mekanizmamızın yapıtaşıdır. Her gün yumurta, et, balık, peynir, süt, yoğurt, baklagiller gibi protein kaynaklarını tüketmeye özen gösterin. C vitamini iyi bir enfeksiyon savardır. Bağışıklığı korumak için her gün ortalama 100 miligram civarında C vitamini almalıyız. Bu da ortalama iki orta büyüklükte meyve demektir. Vitamin kaybını önlemek için meyveleri metal bıçakla dilimleyin, kesip uzun süre bekletmeyin ve suyunu sıkmak yerine iyice yıkadıktan sonra elinizle yiyin.
Soğan, sarımsak, elma sirkesi, zerdeçal, karabiber, pul biber gibi gıdaları yemeklerinize ilave ederek, adaçayı, ekinezya, yeşil çay, papatya çayı gibi bitki çaylarını gün içinde tüketerek bağışıklığınızı destekleyin.
Çinko hindi eti, kuru baklagiller, fındık, ceviz, bademde, omega 3 ise balık, keten tohumu, avokado ve semizotunda bolca bulunur. Fermente turşular, ev yoğurdu, elma sirkesi gibi doğal probiyotikleri sofranızdan eksik etmeyin.
Suyu hiç ihmal etmeyin, suyun vücutta toksin atımını hızlandırdırmaktadır.
Çoğu bireyin C vitamini için meyveye ihtiyacı var fakat meyvenin şekerine ihtiyacı yok. En genel geçer öneri de bu noktada limondur. Her gün kişi başı 1 limonu bitirin. E vitamini bağışıklık için kıymetlidir. İşlem görmüş domateste; A vitamini aktivitesi artar. Böylece salça, A vitamini aktivitesi en yüksek besinlerden biri olup Türk mutfağının neredeyse bel kemiğini oluşturur. Haftada 2 kez çiğ soğan veya sarımsak tüketin. Ekinezya, ada çayı, kuşburnu, kış çayı ve zencefilli limonlu naneli bitki çayları evinizden eksik olmasın.
Obezite ve aşırı şişmanlığa bağlı ölümler ilk 5 ölüm sebebi arasında. Böylesine ciddi yaşam tehdidine karşın ülkemizde kadınların yüzde 69’u fazla kilolu ve bunların yüzde 39’u da obez. Erkeklerde ise yüzde 24’ü obez olmak üzere fazla kiloluların oranı yüzde 64. Kilo bakımından hem kadınlarda hem erkeklerde dünya ortalamasının üzerindeyiz. İşin ilginç yanı kime sorsanız fazla kilolarından şikayetçi. Ancak istatistikler de kısa süreli diyetle bu işin başarılamadığını gösteriyor.