Dünya hayatında hep kötülük işleyen bir adamı ölünce cehennem kapısında bir melek karşıladı. Melek adama şöyle seslendi.

“ Hayatta iken tek bir gün bile birisine iyilik yaptıysan buraya girmeyeceksin.”

Günahkâr adam uzun süre düşündükten sonra, bir keresinde ormanda gördüğü örümceği hatırladı. Balta girmemiş ormanda yürürken önüne bir örümcek ağı çıkmıştı. Adam ağı bozmamak ve örümceği ezmemek için o gün yolunu değiştirmişti.

Heyecan içinde o günü meleğe anlattı. Melek adama gülümsedi ve ardından elini şaklattı.

Gökten bir örümcek ağı inmişti. Adam bu ağa tutunarak cennete girebilecekti. Adam neşe içinde ağa tırmanırken cehennemden bazıları da bu ağa tutunarak cennete gitmeye çalıştılar.

Ama adam ağın o kadar çok insanı taşıyamayacağından korkarak onları itmeye başladı. Tam o sırada ağ gerçekten koptu ve diğerleri ile birlikte adam da cehenneme düştü. “yazık “ dedi melek.

“ bencilliğin, hayatın da işlediğim tek iyiliği de kötülüğe dönüştürdü. O insanlara şefkat gösterebilseydin eğer, ağın herkesi taşıyabileceğini de görebilecektin.”

Evet; sevgili okurlarım, yaşamın örümcek ağını ören insanın kendisi değildir. O, bu ağda sadece bir teldir ve bu ağa yaptığı katkıyı aslında kendi yaşamına yapmaktadır.

Bencillik… İnsanın istediği gibi yaşaması değildir. Bencillik, başkalarını kendi isteklerimiz doğrultusunda yaşamaya zorlamaktır.

Bencilliğin ilacı paylaşmaktır. Bölüşmek değil paylaşmaktır. Bölüşmekte bir hesap işi vardır; paylaşma ise ihtiyaçtandır. Özellikle gönül kapılarımıza bencil kilitler vurmaktan kaçınmalıyız.

Maddi dünyamızda, önce kendi ihtiyaçlarımızı karşılama sorumluluğu içinde paylaşmaya açık tutmalıyız.

Bencillik güvenilir bir koruyucu bir zırh olabilir, ama mutluluğun etekleri ferah rüzgârlar da uçuşmak ister.

Doğduğumuz zaman dünyaya kendi kendimizden başka bir şey getirmiş değilizdir; bu basit gerçekten dolayı, öldüğümüz zaman da dünyaya kendimizden başka bir şey bırakamayız ve insan kendi cesedini değil, fakat yaşantısının izlerini dünyada bırakabilir.

Dünyada sevgi ve saygıyla saklanılası bir iz bırakmak isteyen önce bencilliğin her kılığından sıyrılmalı. Ondan sonra fırsat buldukça iyilik yapmalıdır…

Yaşamın her anında bir köşeden karşımıza çıkan bencillerin birçok özellikleri ortaktır. En belirgin özellikleri kendilerini özel hmeleri, bu nedenle de ayrıcalık beklentisi içerinde olmalarıdır.

Bencilleri kimse üzmemelidir. Ama onların herkesi üzebilme ve üzüntüyle baş başa bırakıp gitme hakları vardır.

Kin, öfke ve kıskançlık duygularını abartabilirler ama başkasında bu duyguların zerresine bile tahammül edemezler. Hatta acıma ve bağışlama gibi duyguları ile kendi çıkarları doğrultusunda kullanırlar.

Ve alçak gönüllülükleri bile egoizm kokar. Karşıdaki ile asla empati kurmazlar. Herhangi bir olumsuzlukta, karşıdakinin ne htiği hiç de önemli değildir, onlar için.

Yazımı Hz. Ali’ nin bir sözüyle bitirmek istiyorum.

Kişinin kendisini beğenmesi, aklının zayıf olmasına delalet eder.