Takvim yaprakları sonbaharı gösteriyor. Normal şartlarda bu mevsim, hafif serin rüzgârların estiği, sararmış yaprakların yerlere düştüğü, insanların yavaş yavaş kış hazırlıklarına giriştiği dönemdir. Ancak bu yıl durum farklı. Meteoroloji verilerine göre Malatya’da sıcaklıklar mevsim normallerinin 4 ila 6 derece üzerinde seyrediyor. Güneş hâlâ yazdan kalma bir ısrarla tepemizde parlıyor, gökyüzü masmavi ve gündüz vakti neredeyse yazı yaşıyoruz. İlk bakışta güzel gibi görünüyor. “Daha ne olsun, üşümüyoruz, güneş var, işlerimizi kolayca yapıyoruz” diyoruz. Ama aslında bu manzaranın ardında dikkat edilmesi gereken ciddi riskler var.
Havaların olduğundan sıcak gitmesi, çoğu kişiyi tedbirsizliğe sürüklüyor. Kalın giyinmeye gerek duymuyoruz, akşam serinliğini küçümsüyoruz. Evlerin pencereleri gün boyu açık kalıyor, sabah mont yerine ince bir ceketle çıkılıyor. “Henüz hasta olunacak bir mevsim değil” diye düşünüyoruz. İşte tam da bu yanılgı, hastalıkların kapımızı çalmasına zemin hazırlıyor. Nitekim son günlerde çevremizde grip, nezle, boğaz enfeksiyonu ve öksürük şikâyetlerinin artmaya başladığını görmek mümkün.
Bunun bir başka nedeni de mevsim geçişlerinde vücudun dengesini bulmakta zorlanması. Gündüz ile gece arasındaki sıcaklık farkı ciddi oranda artıyor. Gündüz 29-30 dereceleri bulan sıcaklıklar, gece yarısı birden bire 10 dereceye kadar düşebiliyor. Vücut bu ani değişimlere ayak uydurmakta zorlandığında bağışıklık sistemi zayıflıyor. Böylece en ufak bir rüzgârda ya da kalabalık ortamdaki bir virüsle kolayca hastalanabiliyoruz.
İklim değişikliğinin etkisiyle bu dengesizlikler her yıl daha belirgin hale geliyor. Yaz ortasında ani sağanak yağış, kışta baharı andıran günler, sonbaharda ise yazdan kalma sıcaklıklar… Bu döngü sadece günlük hayatımızı değil, sağlığımızı da tehdit ediyor. Özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik rahatsızlığı olanlar bu ani hava değişimlerinden çok daha fazla etkileniyor.
Peki ne yapmalı? Öncelikle mevsim normallerine aldanmamak gerekiyor. “Hava sıcak” diye tedbirsiz davranmak yerine, özellikle sabah ve akşam serinliğinde kalın giyinmek şart. Mevsim geçişlerinde bağışıklığı güçlü tutmak için bol sıvı tüketmek, dengeli beslenmek ve uyku düzenine dikkat etmek oldukça önemli. Ayrıca kalabalık ortamlarda maske kullanımının hâlâ etkili bir koruma sağladığını da unutmamak lazım.
Sonbahar, aslında doğanın dinlenmeye çekildiği bir dönem. İnsan olarak bizim de tempomuzu biraz düşürmemiz, bünyemizi yormamamız gerekiyor. Aksi halde güneşin aldatıcı sıcaklığına kanıp önlem almazsak, hastanelerde uzun kuyruklarda beklemek zorunda kalabiliriz.
Unutmayalım, sağlığı korumanın en kolay yolu, basit tedbirleri zamanında almak. Güneş hâlâ gülümseyebilir, yapraklar hâlâ dökülmemiş olabilir. Ama bu mevsim, bize “kendini koru” diyor. Bizim de onu dinlememiz gerekiyor.