CHP deyince, öyle basit, sıradan bir kurum yada sivil toplum kuruluşu gibi düşünmemek yada görmemek lazım. CHP’yi sadece geçmişten günümüze gelen siyasal işlevi ile sınırlayıp değerlendirmekte doğru olmaz. Ya da kimilerince sistemin savunucusu, kimilerince sistemin önündeki engel olan bir yapı olarak ta düşünmemek lazım.

Kabul ederiz; etmeyiz. Beğenir, ya da beğenmeyiz. CHP geçmişten günümüze kadar toplumsal yapının her alanında siyasal, politik yapısını en zor dönemlerde dahi koruyup yenileyerek bu güne kadar gelebilen ve giderek kurumsallaşan bir yapıdır. Bunun çeşitli nedenleri var. Ama bu güne kadar kurumsal yapısını koruyarak gelebilmiş. Bu net olan bir gerçektir.

Yine geçmişten günümüze kadar örgütsel yapısı, kendi içinde siyasi bir takım çözülmelere maruz kalmasına, toplum ile ters düşmesine, toplumsal örgütlülüğü başaramamasına rağmen tabanda var olan karşılığı devam etmiş ve halende ediyor.

Politika ile az çok ilgisi olan, sağ ve sol, radikal ve ılımlı fark etmeksizin herkes bunun farkında ve biliyor. Birileri politika sahnesine çıkacağı zaman bu realiteyi biliyor ve ona göre de politika geliştiriyor.

İşin tuhaf olan tarafı yukarıdan aşağıya herkesin, özellikle de CHP de il ve ilçe örgütlerinde yöneticilik yapanların bunun farkında olmayışlarıdır. Bu farkındalığı kavrayamadıkları içinde CHP ye toplumsal kaynaktan su taşıyamıyorlar. Su olmayınca da değirmen dönmüyor.

Sadece seçimden seçime gelip bir iki ay su taşıyarak değirmeni döndürmeye çalışıyorlar oda nafile. Değirmen çalışmayınca da müşteri hep yeni adresler aramak zorunda kalıyor.

İş sürekli olmayınca da elemanda yetişmiyor. Sezondan sezona bir iki aylık çalışmalara tecrübesiz bir eleman bulunuyor idareten, maksat konu komşu değirmen kapalı demesin diye. Oda bu kadar işsizliğin içinde "aha bende bir iş buldum. Hem de hiç çıraklık geçirmeden doğrudan patron (başkan) oldum diyerek seviniyor zavallı.

Birde etrafa caka satması yok mu bu çırağın vallahi adamı öldürüyor. İşin ağırlığını, önemini anlamasına anlıyor sonradan ama o zamanda iş işten geçmiş oluyor. Bu sefer başlıyor değirmen sahibine atmaya. Ve bizim çırak bir daha o semte(partiye)uğramıyor.

Konu komşuda zannediyor ki değirmen çalışmaya başladı. Tam biraz umutlandık derken birde bakıyorlar ki iş tekrar başa dönmüş.

Boşuna dememişler fakirin umudundan başka bir şeyi yok...

Velhasıl

CHP yöneticileri.

1) Partide yarattıkları parti içi oligarşi bürokrasi anlayışını terk ederek aşağıya (üye ve halk) inerek aşağıdan yukarıya doğru demokratik bir örgütlenme anlayışını gerçekleştirmeliler.

2) Bu çalışmayı insanlar arasında fırsat eşitliği temelinde yapacaklar.

3) Liyakattı parası olana göre değil, bilgi, birikim ve bakış açısına göre baz almalılar.

Yoksa Ali gitmiş veli gelmiş.

Örgütlenme sorumlusu Önder gitti, Tekin geldi, Tekin gitti Oğuz geldi ama il ve ilçe yöneticileri seçim şekli aynı kaldı. Bunda bir şey çıkmaz. Adamlar her seferinde ön seçim yapıyoruz diyorlar. Resmen kendi üyeleri ile dalga geçiyorlar. Oturuyorlar masa başında delege yazıyorlar, sonra yazdıkları bu delegeler ile de seçime gidiyorlar. Bunu da ön seçim yaptık diye insanlara yutturmaya çalışıyorlar.

İş bu ya kendilerini seçen bu delegelerin çoğu partilerine kayıtlı bile değil. Ve ön seçimlerden sonra hiç partiye uğramazlar. Uğramadıkları gibi de parti ve yöneticileri ile de bu demokratik!! Uygulamadan dolayı dalga geçerler.

Demem o ki iktidar olmak istiyorsan değişmelisin ve bu değişimi de isimlerle değil özünden yapmalısın

Yoksa taşıma suyu ile değirmen dönmüyor.

Artık su değirmenleri yok.

Artık her şey elektrikle oluyor.

Her şeyden geçtiğiniz gibi örgütlenmede de

İlkellikten teknolojiye geçin.