Bir kadın size “tecavüze uğradım“ diye gelebilirse, ilk sözünüz ne olur?
Ağabeylerimizin arkadaşları, okul yolundaki erkekler, babalarımızın arkadaşları, hastanelerin erkek çalışanları, öğretmenlerimiz, doktorlar, çocukluğumuzda misafir gelen komşu erkekler, eratımız, bakkalımız, imamımız tarafından şu veya bu kisvelerle hep taciz edildik.
Sahi kaçımız söyleyebildik, söylesek kaçımıza inanırdınız?
Kimse inanmaz! Neden mi? “Gıkını çıkarırsan öldürürüm, babana söylerim, kocana söylerim, sana kim inanır kendin geldin, âleme rezil ederim, istemesen böyle giyinmezdin, istemesen içmezdin, gülüyordun, evleniriz, işinde kalırsın, naz yapıyorsun, saçların sarı, kaşların kara, kazağın gri, yaşın başın, ekmeğin, aşın ...” akla hayale gelmeyecek binlerce sebep bulur, tecavüzü meşrulaştırırlar. Ya da “koca müdür!”, “yok artık, evli!”, “iyi adam hâlbuki…”, ”çocuklu adam”, “sen bir şey yapmadın değil mi?”, “babadır, yanlış anlamış olmayasın?”, “seviyordur belki”. Acaba belki, acaba belki…
Sözle, elle, gözle taciz edilmeyen kadın yoktur. Hastaneye gidebilsem doktor, hemşire sorgular; polise gitsem, bir de o taciz eder; aileme söylesem babam, kardeşim, amcam öldürür; devlete gitsem, tecavüzcüyle evlendirir; evli isem, kocam inanmaz, dul isem çevrem “zaten…” der; çalışıyorsam önce beni işten atarlar. Yürüsem suçtur, koşsam yetişemem. Sussam ikrar olur, konuşsam “iftira/komplo” derler. Hangi akla sığar tecavüze / tacize uğradım diye iftira atmak ya da komplo kurmak? Eğer tacizci ile eşit statüde değilseniz; baba, abi, amca, dayı, müdür, öğretmen, patron gibi kişiler tacizci ise, bunu söylemek daha zorlaşır. Çünkü mağdur; işten atılmak, okuldan atılmak, evden kovulmak, damgalanmak, sürülmek, intihara zorlanmak, öldürülmek durumunda kalır.
Bir de tacizci ya da tecavüzcü mahkemede ceza alabilmesi için hakim mağdurun bağırması gerektiğini söyler. Yani kadın avazı çıktığı kadar bağırmalıymış, aksi halde tecavüzü istemiş sayılacakmış. Diyelim ki bağırdık, kim işitir? Kaçınız sokakta kadın döven erkeğe müdahale ettiniz? Kaçınız, erkek size “o benim nişanlım, karım, sevgilim, kızım…” dediğinde, kadını ona bırakıp, çekip gitmediniz? Flört tecavüzüne kaçınız göz yumdunuz? Erkeğin hakkıdır demediniz mi? Kadının mağdur konumunu anlamadan erkek egemenliğine terk etmediniz mi?
Kadınların taciz tecavüz veya cinsel saldırıya uğradıklarında, sorgulanmadan, suçlanmadan gidip şikâyetçi olabileceği kanallar açık ve net olmalı. İlk ifadesi bir kurulca (hâkim, polis, avukat, savcı, psikolog vb. gibi) alınıp kayıt edilmeli ve o kayıt, mahkeme süresince ilk beyan olarak kullanılmalı, ek beyanlar olursa ancak avukatı aracılığıyla heyete sunulmalı. Her duruşmada o travma tekrar yaşatılmamalı. Mahkemeler de tecavüzcüyü görmek istemeyen, korkan, intihara teşebbüs eden, öfkelenen veya hiç konuşamayan kadınlar, olabileceğini göz ardı edilmemelidir.
Hafifliğiniz, ağırlığınız; gelmişiniz geçmişiniz; erkeği haklı gösterecek, toplumsal cinsiyeti besleyen tacizi haklı çıkaracak (sanki haklı taciz olurmuş gibi) ne var ne yok ise; kadına, çocuğa hayvana tacizi ve tecavüzü haklı görenlerin canı cehenneme...
Fatoş Karaoğlu – Malatya – 28 Kasım 2022