Taraftarlık dediğin yensen de yenilsen de arma için mücadele eden futbolcularımıza ve teknik heyetimize sahip çıkmaktan ibarettir. Başarıya endekslenmeyip takımın aidiyet duygusunu kabartacak hareketlerde bulunursak sonuç olarak başarıyı yakalamış oluruz.
Sıcağı sıcağına yaşadığımız bir örnek hepimize umarım ders niteliğinde olur. Taraftar olarak Trabzonspor karşılaşmasında tribünde yer alan taraftarımız 5-1’lik mağlubiyete rağmen bütün takımı tribünlere çağırıp alkışlaması ve moral vermesi takımı olumlu yolda tetikledi. Futbolcuların maç sonu tribüne çağrılması duygusal olarak çöküntüye girmesini engelledi. Göztepe karşısında gösterilen kazanma arzusu ve mücadele sonuç olarak deplasmanda alınan üç puan.
Tabi bazı kesimlere göre bir tesadüften ibaret lanse edilmeye çalışılsa da Gaziantep karşısında verilen mücadele ve kazanılan üç puan bütün kötü tezleri bertaraf etti. Belki bana katılmayanlar çoğunlukta olacak bunu biliyorum. Ama takımı şehir ve tribün olarak ne kadar bağrımıza basarsak o kadar başarı yakalanır. Şuan herkesin dilinde taraftar da iyiydi takımda. Bu mağlubiyet içinde geçerlidir. İstediğiniz kadar tribünler hınca hınç dolsun takıma güven olmaz ise başarılı sonuçta gelmez.
Taraftarlarımız için söylüyorum kısır döngü muhabbetlere alet olmayalım. Bir deli kuyuya taşı attımı kırk akıllı onu çıkarmak için uğraşmasın. Hani diyoruz ya yağmurda çamurda, içerde dışarda ve yenilgide galibiyette düşünceler her zaman takımın menfaatleri doğrultusunda olmalıdır. Galibiyet alınca mutlu olup hep beraber kutluyorsak, yenilgi durumunda da hep beraber üzülmesini bilip neden aramaktan vazgeçmeliyiz. İyi de varız, kötü de yokuz anlayışı bir Malatyalıya asla yakışmaz.
Takım ve şehir olarak iyi yoldayız. Yakın zamanda daha büyük başarılar alacağımıza inanıp hep birlikte omuz omuza memleket için mücadele etmeye devam edelim.
BAŞARI BİZİM İSE, BAŞARISIZLIKTA BİZİM