İslam; kavmiyetçilik, cinsiyetçilik gibi, insanları birbirinden uzaklaştıran, nefret ettiren hususları ortadan kaldırıp, Müslümanları tek bir millet yapmıştır. İslam’ın bu gerçeklerinden habersiz olan bazılarının kalkıp aynı ülkede yaşayan Müslümanları kavmiyetçilik hissiyle parçalamaya hakları yoktur. İslam’da ırkçılık, kavmiyetçilik olmadığı hâlde Müslümanlar, kavmiyetçiliğe sarılırsa din kardeşliği ortadan kalkar ve İslam toplumunun birliği parçalanır. XIX ve XX. yüzyıllarda Avrupa’da esen milliyetçilik ve ırkçılık rüzgârları zamanla İslâm dünyasını da etkisi altına almıştır. Ümmet bilinciyle yaşayan milletler arasında genel olarak ırkçılık ve kavmiyetçiliğin ne olduğu bilinmezken Batılı devletlerin İslâm dünyasına, özellikle Osmanlılar’a yönelik politikalarında görülen değişikliklerden sonra Arnavutlar, Araplar, Türkler ve Kürtler arasında müstakbel sürtüşmelere zemin hazırlamak üzere kavmiyet ayırımına dayalı ideolojiler gündeme gelmiştir. Kur'an-ı Kerim, insanların, ırkları itibarı ile birçok milletlere bölündüklerini ifade ederken, aralarındaki inanç farklılıkları sebebiyle de, iman ve küfür bazında iki esas guruba ayrıldıklarını anlatır. Bu ayırım belli bir zaman ve mekan ile sınırlı olmayan, bütün insanlık tarihini kapsayan ve Hz.Âdem(a.s.)'in iki oğlu ile başlayıp (Maide, 27 vd.), kıyamete kadar sürecek olan bir farklılıktır. Önemli olan da bu farklılıktır. Çünkü bu insanın iradesinden kaynaklanmaktadır ve hüküm buna göre olacaktır. Zira insan, milletini, kabilesini ve ailesini, hatta ana-babasını seçme hürriyetine sahib değildir ve doğduğu zaman bunları kendisi için belirlenmiş olarak bulur. Ama iman ve küfrü seçme hususunda, cüz'i iradeye sahibtir ve dolayısıyla bu tercihinin neticelerine katlanmak durumundadır. Kaderin bir cilvesi, dünyaya geldiğinde önünde bulduğu milleti, kabilesi, ailesi, rengi, ırkı, dili, sadece tabi tutulacağı o büyük imtihan için birer vesileden ibarettir ve insan, bu gibi iradesi dışında cereyan eden-belirlenmiş olan şeylere dayanarak öğünme hakkına sahip değildir. Ancak kendi tercih ve gayretinizle elde ettiğiniz şeyler hususunda övünebilirsiniz. Bu gibi şeylerle övünürken bile, ne kadarının insanın kendisine ait olduğuna, ne kadarına "benim" denilebileceğine dikkat etmek gerekir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin birinci maddesi şu hükmü içerir:Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar. İkinci madde şöyledir:Madde 2- Herkes; ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya ülkenin siyasal, hukuksal veya uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir. "Avrupalı beyaz adam"ın, asırlarca önce Amerika kıtasına götürdüğü ırkçı anlayış ve uygulamalar, milyonlarca Amerikan yerlisinin yok edilmesine ve Afrika'dan getirilen milyonlarca siyahinin de köleleştirilmesine neden olmuştu.Söz konusu ırkçı/kafatasçı anlayış, Amerika’daki etkisini bugüne dek sürdürse de zaman zaman ırkçılık karşıtı bir tepki olarak dönüp yine kendi anavatanını, yani Avrupa’yı vuruyor. Ecdat Osmanlı 1299-1922 yılları arasında 623 yıl boyunca üç kıtaya hüküm sürdü. Bu uzun yıllar süresince bir çok milleti, kültürü, dini, dili ve mezhebi içinde barındıran koca bir imparatorluk haline geli. Bu ihtişamlı ülkenin bir arada olmasını ve bu denli büyümesini sağlayan elbette öncelikle iman gücü idi. Ve dinimiz İslam’ın bize öğrettiği, koşulsuz benimsediğimiz şeylerden biri de ; "Ey insanlar, doğrusu, biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi, sırf birbirinizle tanışmanız için büyük büyük cemiyetlere, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır." (Huccurat, 13) ayeti idi elbet. Dün Osmanlı Devleti’nin yıkılışını hızlandıran milliyetçilik ve ırkçılık faaliyetlerini organize eden uluslararası aktör ve Siyonist devletler bugünde aynı organize oyunları Türkiye üzerinde sergilemeye çalışmaktalar. Siyonistlerin her zaman hedefinde olan Türkiye’mde biz birlik olursak zalimlerin tüm kirli planları yerle yeksan ederiz.
Dr. İmbat MUĞLU
https://dergi.diyanet.gov.tr/makaledetay.php?ID=9384
https://islamansiklopedisi.org.tr/irkcilik
https://www.risaleajans.com/islam/irkcilik-gercegi-ve-islamiyet-kardesligi
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
[5] https://ilkha.com/analiz/bati-tarihinin-kara-yuzu-irkcilik-129116