İyi ve kötü; Birbirinin içinde, birbirini kucaklayan iki kavram. Yaşamın içinde her yerde var olan bir kavramdan, ‘zıtların birliği’ yasasından söz ediyorum. İyi-kötü, canlı-cansız, yaşam-ölüm, gece- gündüz hep birbirinin içinde. Biri var olurken diğerini yok ederken yeni bir sentezi içinden doğurarak yoluna devam ediyor. Evrenin içindeki bütün şeyler, bu ilahi yasanın içinde cereyan ediyor. Hayatımızda hiçbir şey aynı kalmıyor. İyi ve kötü yaşamımızın içinde bunlar. Hayatımızı yoğururken, yoğrulurken, birbirini hep kovalayıp dururlar. Önemli olan sizin içinizde var olan iyi ve kötüyü hayat yolculuğunuzda bulup buluşturarak, birini ortaya dökerken hangisinden yana doğru tavır alacağınız, okumalarınıza, vicdanınıza, ahlakınıza neyin hükmedip, hükmedemeyeceğinize bağlı. Buna siz karar verecekseniz. Yoksa hiç kimsenin bir mehdisi var olmayacaktır. Ancak siz kendi kendinizin mehdisi olabilirsiniz.
Köşe yazılarımı içinde topladığım ve 2006 yılında yayınlanan ‘Çerçeveye Sığmayanlar’ kitabımın ön sözünün orta yerinde 1947 yılında Yeni Cami önünde çekilmiş bir resmim, sağında ve solunda iki cümleyi içeren sözcük, altında da doğum ve ölüm tarihlerimi belirten küçük bir cümle vardı. O zaman bu yazılarımı kaderci bir anlayışa bağlayanlar olduğu gibi, materyalist açıdan bakıp okuyanlar da oldu. Buna ait bugüne kadar kendim hiçbir yorum yapmadım. Öyle ya söylediğim her şey sözümün içinde, yazdığım her şey de, yazdıklarımın içinde. Yaşamım da ortada. İsteyen istediği gibi okuyabilir. Gelelim o günkü yazdığım yazılara. Benden yazması, okuyup okumama sizlere kalmış.
Resmimin sağındaki yazım; ‘’Allah herkesin yeryüzünde izlemesi gereken yolu çizmiştir. Önemli olan senin için çizilen bu yolu anlaman, öğrenmen ve okumandır. Öyleyse anla ve oku. Anlamanın, aramanın, öğrenmenin sonu yoktur. İnsan olmanın bu yoldan geçtiğini hiçbir zaman unutmadım.’’
Resmimin solundaki yazım; ‘’ Ailenin çevrenin ve eğitimin sana sunduğu ÇERÇEVEYE SIĞMAMALISIN. Sığmamak senin en doğal hakkın. Aileni, çevreni ve eğitimini her gün yeniden yeniden sorgula. Merak et ve merakının peşine düş. Peşine düştüğün bu yol seni aydınlatan bilgiye dayalı aklın ise; yolun açık ve aydınlık olur.’’
Resmimin altında ise; İbrahim’den olma, Zeynep’ten doğma Asım Demirkök- Doğum 24 Haziran 1938- Ölüm 11 Eylül 2024. İşte ben, işte hayatım, işte düşüncelerim.
Evet, biz hem kaderin içinde, hem dışındayız. Felsefi olarak saçaklı düşünme, bize bu yolu gösteriyor. Hayatı doğru okumamız, doğru planlamamız bizlere yol göstericidir. Yolculukta bir plana, bir pusulaya nasıl ihtiyacımız varsa, kendi geleceğimizi doğru planlamak, doğru okumamızda oldukça önemli.
Hep daha iyisini yapabilmek için ilham ve isteğe ihtiyacımız var…
Peki, hep ‘daha iyisini yapmak’ zorunda mıyız?
İstediğimi elde ettim tamam mı demeli, yoksa her gün yeniden yeniden daha işin başındayım, daha güzele, daha iyiye-iyiliğe, daha sevgiye mi koşmalıyım demeliyiz? Şu anda çok mutluyum, kalsın böyle, değişmesin! Diyenler; iki günün arasındaki farkı göremeyenler, gün gelir ne kadar geride kaldıklarını görecek ve mutsuz olacaklardır.
Oysa isteseniz de iki gününüz aynı olamaz. ‘Entropi diye bir yasa var. Ya iyi olacak ya da kötü olacak. Bu sizin çabanızla, sizin gayretinizle olacak bir şey. Olmaz mı? Durduramaz mıyız? Mümkün değil. Çünkü ‘Entropi’ diye bir yasa var. Ve var olan her şey içindeki düzensizliği barındırıyor, işte o düzensizlik yerini yeni bir düzene koyuncaya kadar düzensizliğini devam ettirecektir. Ne zaman ki bizler hayatın içindeki bu düzensizliği doğru
okuyabilirsek, bu düzensizliği, iyiye- güzele doğruya yönlendirebilir, akıtabiliriz. Nasıl ki yağan yağmurun önüne barajlar, setler koyarak, onu insanlara zarar vermeden faydaya çevirebiliyoruz, hayatın içindeki akışları da doğru okuyabilirsek, hayatımızı kolaylaştırır, Zaralı şeyleri faydaya çevirebiliriz.
Entropi´ye (Belirsizliğe) göre; evrende kendi haline bırakılan tüm sistemler, zamanla düzensizliğe, dağınıklığa ve bozulmaya doğru gidiyor. Düzensizlik sürekli olarak tek yönlü bir şekilde akıyor ve artıyor.
Entropi (Belirsizlik) Yasası; evrendeki tüm maddelerin, bilinçli bir düzenleme olmadıkça, hep düzensizliğe ve bozulmaya doğru sürükleneceğini anlatıyor.
Einstein´a göre entropi, (Belirsizlik) bilimin birincil yasası. Yerçekimi Yasası’ndan ve kendi bulduğu Görecelilik Kuram’ından bile daha kalıcı ve önemli.
‘Suyu tersine akıtamazsın’, ‘Her şeyin bir bedeli vardır’, ‘Karşılıksız hiçbir şey olmaz’, ‘Almadan vermek, Allah´a mahsustur’ gibi deyişler, aslında entropik bakış açısının bilimsel olmayan ifadeleri. Buradan anlıyoruz ki, insanoğlu ‘Belirsizlik’ Yasası’nı resmen veya bilimsel olarak bilmese de, sezgisel olarak onun hep farkındaymış.
Kendimde; Entropik (Belirsizlik Yasasına) ait bir anlayışı, bir yaklaşımı olan biri olarak, olan biten her şeyin aslında bir düzenleyicisin olduğunu, ancak bunu, kendi haline bırakmayıp, bilinçli olarak düzenlememiz gerektiğini asla unutmadan, en öncelikli şeyin kendi yaşamımız, kendi geleceğimiz olduğunu bu yasa bizlere söylüyor, gösteriyor. Öylesine bırakılan, salıverilen yaşamlar, hiç kuşkunuz olmasın ki, metruk evler veya sokaklarda çürüyen arabalar, çürüyüp atılan çöplerin akıbetini paylaşacaklardır. Aksini gören, bilen var mı?
Yaşadığımız onca acılar, acıyı yaşayan, iyi ve kötü günleri birlikte paylaşan bizlerin, 2017’ye dün dünde kaldı canlarım, kötü günleri geride bıraktık diyerek, iyi günleri önümüze koyup; gel, gel ne olursan ol gel diyerek, güzel ülkemizin güzel insanlarını iyiye güzelliğe hep birlikte taşıyalım. Tek başına benim gücüm yetmiyor. Sizleri bu güzel yolculuğa, birliğe çağırıyorum. Ben varım. Gelecekte güzel şeyler olacak.
Allahın rahmetinden hiçbir zaman umudumu kaybedenlerden olmadım.