Eğer, cinayet anı bir şekilde kaydedilmeyip sosyal medyaya düşmeseydi bu kadın cinayetide diğerleri gibi gazetelerin ikinci üçüncü sayfalarının küçücük bir köşesinde Türkiye de hergün yaşanan sıradan bir olay gibi yer alır ve bu kadar tepkiye neden olmazdı.
Bireysel veya toplumsal olsun.
Nedenlerini sorgulayıp ona göre çözüm ve önlem almadığımız olayları ortadan kaldıramayız.
Sanki hergün olmıyan,her gün yaşanmıyan bir olaymış gibi çok yüksek perdeden bağırıp tepki gösteriliyor.
Küçük,büyük,bireysel veya toplumsal hiç bir olay,tepki kendiliğinden neden ve sebebsiz olarak yaşanmaz,meydana gelmez.
Hiç bir toplum ve ya birey kadın, erkek fark etmez içinde yaşadığı ekonomik,sosyal,kültürel koşullardan soyutlanıp tek başına değerlendirilip ona göre bir sonuca varılamaz
Özel olarak bireyi,genel olarak bütün toplumu birinci derecede etkileyip yaşaması için bir savunma refleksine iten neden ekonomik nedenlerden kaynaklı sosyal ve kültürel koşullardır.
Bu ekonomik,sosyal ve kültürel koşulları hazırlıyanlar kimler ise olayların birinci derecede sorumluları da onlardır.
Bu gün gerek doğrudan kadın ve dolayısı ile bireye yönelik şiddetin,gerekse toplumun belli bir bölümüne yönelik şiddetin nedeni tek başına olayı yaşıyan ve ondan etkilenenler değildir.
Toplum ve bireyi içinde yaşaması için kendisine dayatılan ekonomik ve bundan kaynaklı sosyal,kültürel ilişkileri çıkarıp yönetmekle sorumlu olan hükümetler,başka bir deyişle iktidarlardır.
Peki bu iktidarları sözde demokrasi yoluyla seçimlere gidip her seferinde sorgusuz sualsiz tekrar iktidar yapıp"evet ben senin beni yönetmek için çıkarmış olduğun bütün kanun ve yasaları kabul edip onaylıyorum"diyen kim?yine kadın erkek,genç yaşlı bu toplumu meydana getiren bireyler değilmi.
EVET.
Demekki doğrudan toplumu yönetmekle sorumlu iktidarlar görünürdeki sorumlular, o iktidarları,hükümetleri oyları ile destekleyip iktidar olmalarını sağlıyan seçmenler de dolaylı sorumlulardır..
Hiçbir erkek veya bayan sonradan birbirlerini boğazlayıp öldürmek için evlenmez evlenmiyor.Hiç bir anne baba doğduktan sonra sokağa atıp ne olursa olsun diyerek çocuk yapmıyor, yapmaz.
Ve ya kimse bir gün, bir yıl,beş yıl sonra nasıl olsa boşanırım diye de evlenip aile kurmuyor.Öyle birilerinin dediği gibi çok çocuk yapın kısmetide beraberinde gelir le olmuyor.
Yine kaderim diyerek te işi olağan haline bırakmıyor.
Mahkeme koridorlarındaki o mutlu aile dosyalarının içini açıp bakarsanız hepsinde ekonomiden kaynaklı aile boşanmalarını görürüz.
Hemde,
öyle çok güçlü gelenek,görenek,örf,adet gibi yaklaşım ve düşünceleri çekip çöpe atarak yaşanıyor bunlar.
Toplumda, önce adil ve eşit bir gelir düzeni.
Sonra ona uygun bir eğitim ve sosyal adalet ve özgürlük ortamı sağlanmadıkça bu ve benzeri olaylar daha çok yaşanır.
Adil ve eşit gelir dağılımını sağlıyacak olanlarda oy vererek hükümet yaptıklarımızdır.
Öyle vuranı,asmak, kesmek,hapse atmakla,öyle linç etmeye çalışmakla olmaz.Olmuyor.
Sonra en önemlisi, adaletsizliği adaletli bir politikaymış gibi her dönem pazarlayıp seni kandıranlara her seferinde oy verip iktidar yaparsan bir gün sende şu soruyu kendine sormak zorunda kalırsın."Ben yaşadım,bari başkası yaşamasın"
Yine de geç değil sor kendine.
NEDEN BU CİNAYETLER,BU VAHŞET.