Sayın Hocam, dünkü yazımda ‘Kamu Yönetimi Tasarısı’ konusunda, 2003 yılında yazdığım bir yazıdan alıntı yapmadan önce, Üniversitemiz sayın hocalarımıza sizin aracılığınızla bir çağrıda bulunmak istiyorum. Kamu Yönetimi Yasa Tasarısı gündeme geldiğinde 0 gün 28 yaşında olan İnönü Üniversitemiz suskun kaldı. Bu gün üniversitemiz 45 yaşında. Hukuk, Kamu Yönetimi, İletişim Fakültesi bölümleri ile hayli olgunlaştı. Geçmiş de Kamu Yönetim Tasarısı’nda olduğu gibi, bugün Anayasa ve Başkanlık sistemi tartışılıyor. Bu konuda bana hemşerilerimize, yazıları ve bir dizi etkinliklerle yol göstermeliler diye, ayrıca düşüncemi de bu vesile ile ifade etmek istiyorum.
O dönmem suskun kalan üniversitemize rağmen, 19 Kasım 2003 tarihinde Malatya Güneş Gazetesi köşemden kısa bir alıntı yaparak Kamu Yasa Tasarısı taslak halinde iken nasıl dillendirmişim, ona bir göz atalım diyorum.
‘’Çerçeveye Sığmayanlar
AKP ve Kamu Yönetimi Tasarısı (1)
Korku; sen varsın ya sen, nelere kadir değilsin. Bizlere çocukken, korku ile düşünmeyi öğretmişler. Öcü geliyor diye. Bu nedenle; ne kadar büyürsek büyüyelim, ne kadar, okursak okuyalım; memur, öğretmen, doktor, profesör de olsak, olayı ve olguları kelimelerin içerisine bilimsellik, sebep-sonuç ilişkileri kavramlarını da sokuşturursak sokuşturalım, son tahlilde olay ve olguları yorumlamamızda farkında olarak veya olmayarak korkularımızla baktığımızı göremiyoruz.
Belki ‘aydın’ olarak tanımladığımız insanlarla bire bir konuştuğumuzda, kendim dâhil; daha nesnel, daha objektif bakabiliyoruz. Toplum önüne çıkıldığında, genellikle hemen bir sapma yavaş yavaş belirir. Ve son tahlilde bize dayatılan korku çemberi içerisinde düşünmeye ve yorumlamaya çalışırız. Düşüncemizi objektif, yansız ve katıksız olarak, toplumla buluşturmadan niye korkuyuz ki? Sakın ola burada da bir ‘zihniyet’ sorunumuz sakın olmasın?
O gün de, o günlerin bir yansıması olarak bu günde, AKP üzerinden topluma öyle bir korku salındı ki; AKP’nin el attığı her konuya objektif olarak bakamaz olduk. İyi yaptığı işlere de, eleştirilecek yanlarına objektif olarak bakamaz olduk. Yıllar yılı toplumun üzerine bir baskı sonucu getirilmiş ve çöreklenmiş olan yasaları dahi, demokratik yollardan nasıl çözeceğimize doğru dürüst bakamıyor; değiştirmezük ve istemezük diye bağırarak korkularımızdan kurtulmaya çalışıyoruz.
Daha açıkçası; AKP’yi korkularımız nedeniyle zihnimizde somutlaştıramıyoruz. Bu nedenle toplumun önündeki sorunların çözümüne sağlıklı bakmayı elden kaçırıyoruz.
Dün Demokrat Parti’yi, sonra Adalet Parti’sini, Doğruyol’u derken Anavatan ve bu partilerin iktidar oldukları dönemleri gözlerimizin önüne bir getiriverelim. Yani, kısaca son elli yılımıza dönüp bir bakalım. Yaşamımızın büyük bir bölümüne korku salınarak yönetildik. Bir gece ansızın bu ülkeye komünizm gelecek diye, ne ömürler törpülendi.’’ 19 Kasım 2003 Güneş Gazetesi
Aynı köşe yazımın son paragrafından bir alıntı daha yapmak istiyorum.
‘’Bugün ülkemizde; YÖK Yasası, Kamu Yönetimi Yasası, Yerel Yönetim Yasası gibi temel yasaların; ayrıca tartışmaya açılmayan ve açılması zorunlu olan seçim ve siyasi partiler yasalarının değişimi gündeme gelmişse, bu bir tek şeyi işaret etmeli diye düşünüyorum. 12 Eylül ürünü ve 5 generalin son sözünü söylediği ve onların zihniyetinin oluşturduğu ve onaylattığı ‘anayasanın’ değişiminin gündeme taşınması. Evirip çevirmeden kendine aydınım diyen ve aydınlar topluluğunu içinde barındıran ve topluma yol gösterme haritası çizmekle sorumlu olan üniversitelerimiz ve onların üst kurulu "YÖK" ne güne duruyor?
Siyasi partilerimiz; en sağından en soluna kadar, halkın sorunlarına çözüm üretmekle sorumlu olup da bugüne kadar çözüm üretmeyip laf üretenler, sorunlarımızın temel kaynağının demokratik bir anayasanın olmayışından kaynaklandığını halen göremediniz mi? Korkularımızdan arınmadığımız sürece; bilim adamı, sade bir vatandaş da olsak, ne kendimize ilişkin sorunlarımıza, ne içinde bulunduğumuz kurumların sorunlarına, ne de ülkenin temel sorunlarına sağlıklı bakma ve çözüm üretme şansına sahip oluruz.
Eğer, gündeme "DEMOKRATİK BİR ANAYASAYI VE BUNUN TARTIŞMA YÖNTEMİNİ" getiremezsek; sahte gündemlerle hem AKP, hem de onun yerini alacak partiler ve oluşumlar kamuoyunu daha çok, ama çok… Uyutmaya devam edeceklerdir. Terör ve yoksulluk da artarak sürmeye devam edecektir.’’ 19 Kasım 2003 Güneş Gazetesi
Sayın Hocam; İşte 2003 yılında tarihe tanıklık eden köşe yazımda düşündüklerim bu minvalde.
Yarın zihniyet konusuna kaldığımız yerden devam edeceğim.