Türkiye; üç tarafı denizlerle bezeli, dağları haleli, ovaları yeleli, yer altı yer üstü kayakları ile zengin, Allah’ın her türlü nimeti bahşettiği cennet vatan... Öyle de neden diyorum kendi kendime bu cennet vatanın insanları bir Fransız, bir Alman, bir Hollandalı kadar zengin ve müreffeh değil? Söyler misiniz Allah aşkına nemiz eksik bu ülkelerden? Neden benim insanım mutlu değil? Neden benim gencim hayallerini yurt dışına gitmek ve orada yaşamak üzerine kuruyor? Neden bugün fert başına düşen milli gelir, Norveç’te; 75,420 dolar, Hollanda’da; 52,448 dolar, Almanya’da; 46,259 dolar, Belçika’da 46,117 dolar, Yunanistan’da 19,583 dolar, Hırvatistan’da 14,853dolar iken Türkiye’de ise 9,043 dolar?

Türkiye’nin toprakları mı verimsiz? Yer altı yer üstü kaynakları mı yetersiz? Güneşi mi eksik, gölgesi mi uzun? İnsanları mı tembel? İş var da çalışmıyorlar mı? Müteşebbislik ruhu mu yok insanlarında? Söyleyin Allah aşkına üç bin yıllık geçmişi olan, dünyanın en eski ve köklü milleti, tarihe yön veren, tarihte onlarca devlet kurmuş Türk milleti neden bugün sürekli irtifa kaybediyor? Daha yirmi, otuz yıl öncesine kadar tarımda ve hayvancılıkta kendi kendine yeten bu ülke, bugün buğdayı; Rusya ve Ukrayna’dan, samanı; Bulgaristan’dan, tohumu; İsrail’den, eti; Polonya’dan ithal eder duruma nasıl geldi? Neden Türkiye, 2021 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 139 ülke arasında 117'inci sırada yer alıyor? Hukukta böyle de eğitimde farklı mı? 2022 Haziranında yapılan üniversite sınav sonuçlarına göre: 96 bin 518 gencimiz, (0) puan alarak elendi! Gençlerimiz, Temel Yetenek Sınavında Türkçe testinde 17,7, matematik testinde 6,9, sosyal bilimler testinde 7,9, Fen Bilimleri testini ise ancak 3,2 net bırakabildi. Bırakın yabancı bir dili, kendi dilini dahi yarım yamalak bilen, matematik, sosyal bilimler, fen bilimlerinden bihaber bir gençlik… Hani üniversiteyi bitirse ne olacak? Türkiye’de her üç gençten biri işsiz…

Osmanlı’yı yıkan en önemli nedenlerden birinin dış borç olduğunu ne çabuk unuttuk. Bugün, Türkiye’nin dış borcu 451 milyar dolar. "Satacağız satacağız. Her şeyi satacağız. Kâr edeni de satacağız, zarar edeni de satacağız. Devleti ekonomik faaliyetlerden kurtarıncaya kadar satacağız. Pamuk eller cebe. Yerli yabancı herkes gelsin...”, diyen Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın söylediği bu sözler hala kulaklarımızda. Bu milletin dişinden artırdığı vergilerle 70 yılda kurduğu işletmeleri, fabrikaları değerlerinin çok altında peynir ekmek gibi satan hangi akıl, hangi mantık, hangi zihniyetti? Peki, bugün TOKİ vasıtası ile müteahhitlik yapan, Tarım Kredi marketleri ile bakkallığa soyunan devlet, ekonomik faaliyetlerden kurtarıldı mı?

Bugün hayat pahallılığından şikâyet edenler, dün değerlerinin çok altında satılan o fabrika ve işletmeler karşısında dillerini yutmamışlar mıydı? Makama, mevkie olduğu kadar lüks ve gösterişe olan düşkünlükleri ile dur durak bilmeyen malum zihniyetin, devletle olan savaşını ne zaman anlayacağız? Son yirmi yılda 21 defa değiştirilen maden yasasıyla yer altı kaynaklarımız yabancılara satılmadı mı? Hazinenin içinin boşaltıldığını, Türk lirasının yabancı paralar karşısında eridiği yalan mı? Söyleyin Allah aşkına tek kişilik hükümet, tek kişilik dış politika olur mu? Ülkemiz acık sınır politikası ile adeta mülteci cenneti yapılmadı mı? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Yanık, Türkiye'nin kendi öz kaynaklarından sığınmacılara, yaklaşık 45 milyar doların harcandığını söylüyor. Daha sayayım mı? Hâlâ anlayamadık mı ülkemiz neden fakirleşti, neden bu insanlar yoksul?

Daha yalanı, riyayı, talanı saymadım. Daha adaletin rafa kaldırdığından, vicdanların taşlanmışlığından, liyakatin yerini adam kayırmanın aldığını söylemedim. Bir yanda evine kuru ekmek götürmekte zorlanan insanların diğer yanda iki üç maaş alan bürokratların varlığına değinmedim. Ülkemde acının, korkunun, karamsarlığın, umutsuzluğun insanımızı nasıl pençesine aldığından bahsetmedim. Daha milli iradenin tecelli ettiği TBMM’sinin, devlet giderlerini denetleyen Sayıştay’ın nasıl devre dışı bırakıldığını, mafya liderinin TC savcılarını göreve çağırdığını söylemedim. Ormanlarımız cayır cayır yanarken THK ait uçakların hangarlarda nasıl çürümeye terk edilme sebebini bu millet ne zaman anlayacak? FETÖ’nün devlet içerisinde nasıl devletleştirildiğini, Ergenekon’u, açılımı, sanal mahkemeleri, Oslo’yu, Dolmabahçe’yi Megri Meğri’yi, zılgıt’ı, İmralı-Kandil gelgitlerini, Hendek Savaşlarını çoktan unuttuk.

Çürüyoruz arkadaş, madden, manen, ahlaken çürüyoruz; yok oluyoruz yavaş yavaş. Topraklarımızla birlikte kimliğimiz de işportaya düştü. Ne demişti İstiklal Marşımızın Yazarı Mehmet Akif Ersoy:/Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?

Hadi ÖNAL/ 15 Ocak 2023/Elazığ