Gazetemizdeki bugünkü yazımda muhasebeciliğin Malatya’daki kıdemlilerinden, Meslek Yüksek Okulunun eski eski öğretim görevlisi, otomotiv sektörünün Malatya'daki öncülerinden Mali Müşavir Yüksel Yiğitvar'ı anlatacağım. Kurduğu iki büyük otomotiv firmasının yönetimini sürdüren oğlu Alp Utku Yiğitvar'ın da, babasının açtığı yolda emin adımlarla ilerlediğinin öyküsünü anlatacağım bu yazımda.
Yüksel Yiğitvar ile sohbetimizde duygu yüklü anlar yaşadım. Duygu yüklü anları yaşamamın sebebi lise yıllarımda kapı komşumuz olan Yüksel Yiğitvar’ın, arkadaşı olan rahmetli babam İhsan Toy ile ilgili anılarını anlatmasıydı. Sohbetimiz sırasında Yüksel Yiğitvar’ın iki arkadaşı ile telefon görüşmesi yapmış olmamız da duygulu anlarımızın daha uzun süreli olmasına yol açtı. Şöyle ki kendileri ile aynı kulvarda yürüdüğüm iki değerli büyüğümden birinden telefon geldi. Diğer büyüğüme de ben telefon ettim. Telefon konuşmaları yaptığımız kişilerin ikisi de Yüksel Yiğitvar’ın yakın arkadaşlarıydı. Telefonda ilk konuştuğumuz kişi ünlü televizyoncu Orhan Çekin oldu. Yüksel Abinin bürosunda olduğum anda beni aradı Orhan Çekin. Hal hatır ettikten sonra, o anda nerede olduğumu ve ne yaptığımı sordu. Yüksel Yiğitvar ile gazeteye yazı amaçlı sohbet ettiğimizi söyledim. Meğersem Orhan Çekin İle Yüksel Yiğitvar hem Adana'da akademi hem de Ankara’da asker arkadaşı imiş.
Telefonun hoparlörü açık olarak yaptığımız konuşmalarımızı aktarayım. Orhan Çekin: “Yüksel benim Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisinden okul arkadaşımdır.” Yüksel Yiğitvar: “Etimesgut’ta Yedek subay okulunda da asker arkadaşı olduğumuzu unutun mu? Onu da söyle.” Ben: “Orhan Abi, tam da arkadaşınla sohbet ederken aramanız iyi bir tesadüf oldu. Yüksel Yiğitvar ile ilgili duygularını, düşüncelerini söylersen, söylediklerini gazetedeki yazıma alırım.” Orhan Çekin: “Hem akademi hem de asker arkadaşım Yüksel, bizim jenerasyonunun cesur yüreğidir. Mali müşavir olarak, en büyük iki otomotiv markasının Malatya Bayisi olmayı başarmıştır. Gençliğimizde de çok güzel anılarımız var Yüksel’le.” Yüksel Yiğitvar: “Orhan, askerlikte koğuşlarda radyo, çay, kahve makinesi yasaktı. Bir gün komutanlar koğuşlarda arama yapmışlar ve senin çantanda çay, kahve makinesi, radyo çıkmıştı. Bunlara el koydular, alıp götürdüler ve bir daha böyle şeyler bulundurmamanı tembih ettiler. Disiplin cezası vermediler diye seni teselli ettiğimi hatırladım şimdi.”
15.12.1946 doğumlu olan Yiğitvar, ilkokulu Malatya’da okuduktan sonra babasının işi dolayısıyla ortaokulu Ankara Aydınlık Evler’de okudu. Lise yıllarında Malatya’ya dönüp, Turan Emeksiz Lisesine başladı. Lise bitince Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisi’ne başladı. Öğrenci iken açtığı muhasebe bürosu, akademi bitince mali müşavir bürosu oldu. “1975’den 1986’ya dek öğretim görevlisi olarak Malatya Meslek Yüksek Okulunda muhasebe dersi verdiğini” söyleyince, satranç sporcularımızın anneleri Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Firdevs Aslı Tahtalı aklıma geldi. Meslektaşından Yüksel Bey’e bahsettim. Firdevs Aslı Hanımın eşi Dr. Nüvit Tahtalı ile birlikte yıllar önce inşaat ortaklığı yaptıklarından bahsetti. Yüksel Bey, Firdevs Hanımla farklı tarihlerde Meslek Yüksek Okulunda çalıştıklarını söyledi. 1984 yılında yazmış olduğu ‘Genel Muhasebe Uygulaması’ kitabını Aslı Hanım’a iletmem için bana verdi. TSF Malatya İl Temsilcisi olduğumdan dolayı her ay düzenlediğimiz satranç turnuvalarına çocukları Kerem ile Aziz Arda’yı getiren Firdevs Aslı Tahtalı Hanıma bir turnuva anında kitabını teslim edeceğim.
Konuşmamızın ilerleyen bölümlerinde, Dabakhane Mahallesindeki Antepli Sokağı’nın 60 yıl önceki adının adı Halep Caddesi olduğunu, buranın İpek Yolu üzerinde bulunduğu, buradan geçen deve kervanlarının olduğunu, çocukken bu deve kervanlarının kendilerinin hayli ilgisini çektiğini söyledi. Çocukluğunu anlatırken babası rahmetli Bayram Usta’yı ve babasının iş hayatını anlattı. Malatya’nın 1940’lardaki ünlü siması Adnan Kantarcı ile kamyonculuk ve otobüsçülük ortaklıklarını anlattı. O güzel günlere dair anılarını anlatırken Adnan Kantarcı’nın oğlu ünlü yazar Atilla Kantarcı’dan bahsetti. Atilla Kantarcı'nın adı geçince Alp Utku, “Atilla Abi oğlum Yiğit'in kirvesidir" dedi. Atilla Kantarcı'nın adı geçince telefonda olsun sesini duymak, sohbete dâhil etmek için aradım kendisini. Bursa'da doktor olan oğlu Adnan'ın yanında olduklarını söyleyen Atilla Kantarcı, kirvesi olduğu Yiğit'i sordu. Ben de bu arada Yiğit'in ilkokul öğrencisi iken satranç turnuvalarına katıldığı günleri hatırladım.
Mali Müşavir Yüksel Yiğitvar'ın, iş hayatından, gençlik hayatından anlattığı anılarından bir bölümü kendisinden dinleyelim. “Turan Emeksiz Lisesinde okuduğumuz zaman okulun jimnastik takımında idim. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramlarında İnönü Stadyumu'ndaki törenlerde okulumuzun atlet takımındaki öğrenciler olarak kuleler yapıyor, dört beş arkadaşımızın kurduğu köprülerin üzerinden adeta uçuyorduk. Arkadaşlarımızın üzerinden uçarken çekilen bir fotoğrafımı eklersen anılarımızı yazıların yanında görsel olarak da ifade etmiş oluruz. Tecdespor takımında futbola başladım. Kulübümüzün adı Malatya İdman Yurdu oldu. Uzun yıllar bu takımda futbol oynadım. Çocuklarımın ikisini kendi mesleğimden olmasını arzu ettim. Kızım ve oğlum işletme, iktisat okudular. Bir kızım hukuk fakültesinde okuyor. Torunum Yiğit de halası gibi hukuk fakültesinde okuyor. Yıllarca önce Meslek Yüksek Okulundan okuttuğum öğrencilerimle karşılaşıyorum ve bundan büyük bir mutluluk duyuyorum. Beni gazetedeki köşende konuk ettiğinden dolayı çok teşekkür ediyorum.”
Aslında ben teşekkür ettim; Meslek Yüksek Okulunun emekli öğretim görevlisi, örnek iş adamı Yüksel Yiğitvar’a.