Kovid-19 denen baş belası. Dünyada toplam ağırlığı 1gr. Olan bir mikrop. Birleşmiş Milletlere dâhil olan veya olmayan, toplam 206 ülkenin yöneticilerinin yönettiği, 7 milyar 800 milyon nüfusunu, yöneticilerini, nükleer silahlarını, ordularını, hava güçlerini, denizaltılarını, fabrikaları ile birlikte sokağa çıkmayacaksınız, üretim yapmayacaksınız evde kalacaksınız, ‘yaşamınız eve sığar’ dedi ve herkes bu komuta uydu. Ben iki aydır bu komuta uyuyorum. O bir gramın merhametine kaldık. Bütün bilim adamları laboratuarlarında, bu bir gramın milyonunda birinin peşine düşüp onu yakalamanın peşindeler. Bilim adamları ona mutasyon uğramış mikrop diyorlar. Kılık kıyafet değiştirip başka bir yerde bizi yakalarlarsa ne yapacağız?
Diyelim ki yakaladılar. Ya dışarıda kılık değiştirip, güncel olaylara takılıp kalıp, alttaki uzun ve orta dönemdeki transformasyonları (kabuk değiştirme, dönüşümleri) görmeden, verilen bu tepki, ya da tepkiler, kovid 19’un görüntüleri düzlemindeki bir versiyonudur yansımasıdır, dersem ne diyeceksiniz? Biz olay ve olgulara bakarken; yapısal olana bakmalı, tekil olaylara, olgulara olduğu yapısal bütünlüğü içinde görmeli, anlamalı, anlamlandırmalı ve yorumlamalıyız.
İşte o kılık değiştirmiş, bize benzemeyen ama yapıp ettikleri ile bizden üstün yaratıcılığa sahip olduğu söylenen ve bizim insanlık tarihi boyunca yapıp ettiklerimizle, ürettiklerimizle, inançlarımızla, ahlakımızla, vicdanımızla, acımız, üzüntümüz, sevincimiz, mutluluğumuzla, umudumuzla yeşerttiğimiz her şeyimizi elimizden almaya geliyor, gelmeye çalışıyorlar. Biz insanlar Kovid-19’lar gibi daha önce yaşanmış ve bundan sonrada yaşanacak virüsler karşı birlik olamayıp, bizi sonra evden çıkmaya razı edip evde kalmaya ikna ettilerse, bu yeni gelecekler bir daha evden çıkmamak üzere bizi rızamızla eve mahkûm etmeye mecbur etmeye geliyorlar diye düşünüyorum. Bundan sonra gelecekler geçmişte gelmiş olanlara rahmet okutacak düzeyde. Şimdilerden görür gibiyim. Haber vermek bana vacip oldu. Ben göremem belki ama bundan korkunç şeylerin başımıza geleceğinin işaretlerini birer birer ortalığa saçıyorlar ve bizler de başımıza ne geleceğini bilmediğimizden, bilim bilim sen çok yaşa diye alkışlayıp duruyoruz.
Belki bu doğaya haksızlık ettiğimiz için doğanın intikamını aldığı dedikleri, ya da kimilerinin laboratuarlarda üretip baş eğdireceğimiz bir virüse de hiç ama hiç benzemiyor. Bu göz göre göre geliyorum diyor. Şimdilik işimize yaradığı için ses etmiyor, çoğumuzun hoşuna bile gidiyor ve seviniyoruz. Çoğu işlerimizi şimdilik görüyor diye. Önce 2035 diyorlardı ama daha öne çektiklerini düşünüyorum. Bakın başımıza ne geleceğinin sırrını sizlere ifşa edeyim. Hararı’nın adını koyduğu 100 bin yıl önce yeryüzünde var olduğunu söylediği, en az altı farklı insan türünden beşinin yok olduğunu, yalnızca Homo Sapiens’in, yani biz bugünkü insanların geri kalan dördünü yok ederek varlığımızı böylece sürdürdüğümüzü söylüyor, söylüyorlar.
Bundan sonra ne olacak? Ve bizler dünya halkları olarak ya birlikte var olup, insan olarak varlığımızı, ‘insan’ varlığımıza sahip çıkıp Homo Sapien’imizi (insanlığımızı) elimizden almalarına müsaade etmeyeceğiz. Ya da evde kalmaya alışmışken komut da vermeden evden dışarı çıkmayacağız. Ben alıştım. Ya sizler ne yapacaksınız?
Çıkıp da ne yapacağız ki. 5G yakında geliyor. Bu yılın sonunda bu iş tamam. 2025 yılına gelmeden 6G geldiğinde, zaten ister istemez bütün işlerimiz yapay zekâdan üretilmiş (Bio İnsanr) robotlar tarafından görülecek ve üreteceğimiz her şeyi birer birer, ‘Yapay Zekâ’ tarafında elimizden alınacak ve komuta gerek kalmadan evde oturmaya mahkûm olacağız.
Somut örnek mi? ‘İHALAR.’ Silahlı silahsız hava araçları üretildi. Gelecekte bu insansız hava araçları öyle bir hıza ulaşacaklar ki, insan anatomisinin bu hava araçlarının yükünü kaldıramayacak. Aynı şekilde insansız kara ve deniz araçları. Buna tarımda kullanılan traktör ve diğer tarım aletlerini düşünün. Hem kullanılan araçlar, hem de bu araçları kullanan ‘Yapay Zekâ’ makineleri. Hastanelerde çekilen film ve tomografinin yüzlercesinin sonuçlarının okunması haftaları alıyordu. Yeni okuyucuya (üretilen makinelere) binlercesini dakikalar içerisinde okuyup size bildirecekler. Daha önce bunu okuyan doktorlarımız evde oturacaklar. Daha şimdiden okula gitmeden evde ders alan, ders veren hocalar evlerinde yavaş yavaş ders almaya ve ders vermeye alıştırılıyorlar. Alışacaklar. Evde oturup e devlet üzerinden devletteki işlerini gördürenle ve görenlerin yerleri makine insanlar tarafından doldurulunca ne olacak? ‘6G’ üretiminden sonra devreye sokulacak humanid insansı ‘Robotik’ makineler, Sağlıktan, sanayiye, savunma ve savaş sanayinden tarıma, devlet hizmetinden yaşamın her alanındaki üretim öyle bir hız alacak ki, 6G üretiminden sonra normal insan anatomisi bu hızı kaldıramayacak ve yerini bu makinelere haliyle bırakmak zorunda kalacak. Kalacaklar.
Sonuç olarak; 6G’nin ötesine geçilmemesi için dünya halkları ve dünya halklarının bir parçası olduklarını iddia eden vicdan, ahlak ve insanlıktan sorumlu küresel dünyanın bilim insanları, dünyada oluşturacakları platformlarla, 6G’nin ötesine geçip ruhsuz aklın, ahlakın ve vicdandan yoksun ‘bilim insanların’ yaratacakları yapay ‘Humanoid İnsansı’ yapay zekâlı robot makinelere dünyamızı ve insanlarımızı teslim etmemesi için, bu günden başlayarakmücadele etmelidirler, etmeliyiz diye düşünüyorum.
Yarın geç olmadan. Bu yazıma eleştirilerinizi ve yorumlarınız yarın geç olmadan bekliyorum.
Humanoid; insana benzeyen hayvan veya varlık demektir.1.Bir insanın görünüşüne veya özelliklerine sahip olan bir varlık
2.İnsan görünümünde veya özelliklerine sahip olmak
3.insana benzeyen bir otomat
4.Hayvan veya insana benzeyen varlık
Humanoid; insan gibi kolu, bacağı, kafası, gözü vb organları olan yapılara verilen addır. Yani insana benzeyen robotlar aslında humanoiddir, yani İNSANSIdır.