Son günlerin en popüler deyimi olan değişimi felsefi açıdan anlamlandırmaya çalışırsak, en genel ve en soyut şekilde nesnel gerçekteki tüm olgu ve olayların, nesnelerin sürekli bir başkalaşma içinde olduğudur. Değişim nitel ve nicel biçimde olabilir. Bir durumdan başka bir duruma geçmeyi ifade eder. Değişim her zaman ileriye dönük olmayabilir, geriye dönükte olabilir.

Siyasette değişim güçlünün yeni bir güçle değişimidir. Bu güçte ne yazık ki sermayeyle doğru orantılıdır. Sermaye egemenliğini sürdürebilmek ve koruyabilmek için değişimi yönetmek ister.

Çoğunluğun değişimi için örgütlülük şarttır. Çoğunluğun belirli bir niteliğe sahip olması gerekir. Örgütlü niteliğin artmasıyla birlikte, değişimde ileriye doğruluk gerçekleşir. Bunun içinde birlikteliği oluşturan paydaşların sorumluluk bilincinin geliştirilmesi lazımdır. Örneğin; siyasi partilerde üyeler parti amaç ve ilkeleri doğrultusunda yapılacak etkinliklere katılıma göre puanlandırılır. Bu puanlarla hiyerarşik düzen sağlanır. Bir üyenin hak sahibi olması, belirli görevlere seçilebilmesi için belirli puanlara erişmesi gerekmektedir. Yani delege, yönetici, milletvekili v.b görevlere gelebilmesi ancak ve ancak belirlenen puanları almasıyla olmalıdır. Bu sayede parti etkinleşir ,canlılık gelir.Üyede partiye karşı bir aidiyet oluşur,.Parti üyesini aktif hale getirmeden,bilinçlendirmeden,partiyi sahiplendirmeden sadece sayısal çoğunlukla istenilen ve beklenilen değişimler içeriği boş ve anlamsız olur . Değişimin anlamlı olabilmesi sadece kişilerle ilgili değildir.Kurumsal kimlikli yapılarda kurallar, stratejiler,amaçlar ve etkinlikler açık ve net olmalıdır.Uygulayıcıların keyfiyetine bağlı uygulamalar olmamalıdır. Uygulama eksikleriyle ilgili uygulayıcıya gerekli yasaklar getirilmelidir. Denetim, öz denetime gerekli önem verilmelidir.

Değişim çözüm odaklı olmalıdır. Sorunlara nasıl çözüm ürettikleri açıklıkla anlatılmalıdır.’’18.Fil olma ‘’deyimiyle örneklendirirsek bir Hint masalı şöyledir.

Hindistan’da bir adam ölmek üzereyken üç oğlunu çağırıp vasiyetini açıklamış. Vasiyete göre 17 fili varmış. Bu fillerin yarısı büyük oğluna, üçte biri ortanca oğluna, dokuzda birinin de küçük oğluna verilmesini vasiyet etmiş. Babaları ölünce, çocuklar birbirlerine düşmüşler.17 filin bir türlü yarısı bulunamıyormuş. Böyle olunca da üçte bir, dokuzda biri de hesaplanamıyormuş.

Onların kavgaları bütün köye yayılmış. Bir gün yaşlı bir Bilge, fil üzerinde o köyden geçerken kavgaya, gürültüye tanık olmuş. Nedenini sormuş. Anlatmışlar

-Kavga etmeyin, alın benim filimi de paylaşın, demiş

Şimdi 18 filleri olmuş. Yarısını büyük oğlan almış,9 fil. Üçte birini ortanca oğul almış,6 fil. Dokuzda birini de küçük oğlan almış, 2 fil. Yani büyük oğlan 9,ortanca oğlan 6,küçük oğlan 2 fil almış.

9 + 6 + 2 = 17 Fil

Yaşlı bilge kendi filini tekrar geri almış ve gitmiş.

18. Fil olmak sorun çözmektir. İnsanlar sorunlarının çözülmesini isterler. İşte bizde değişim istiyorsak çözüm odaklı olmalıyız. 18. Fil olabiliyorsa değişim ileriye dönüktür, olumludur.

Saygılarımla….