Bazen kendi kendime düşünüyorum. Geçmiş yıllarda imkanların çok az olmasına rağmen insanlar bugünden daha huzurluydu. Şimdi neredeyse evlat babasına baba da evladına güvenmiyor. Maddi imkanlar eskisinden kat kat fazla. Devlet durumu zayıf olana yardım ediyor. İnsanlar da bir soğukluk başını almış gidiyor. Neredeyse komşu komşuya selam vermeyecek duruma gelmiş Allah sonumuzu hayır eylesin. Eskide bahçeli evlerde oturduğumuz yıllar. Komşular sac ekmeği yapınca bir mahalleye dağıtırdı. Kimsenin gözüne gelmezdi ekmeğini birbiriyle paylaşırdı o yılların komşuları. Hani derler ya komşu da pişer bana da düşer o yılların durumunu anlatıyor bence. Şimdi bu yıllarda komşu komşunun bayramına da gitmiyor. Giden varsa d çok az kaldı. Bayram namazı sonrası dahi insanlar cami de çıkar çıkmaz etrafına bakmadan kaybolup gidiyor. Kimseye bir şey söyleyemezsin. Gidişat şunu gösteriyor insanlar yalnızlaşıyor. Komşu olmayınca akraba olmayınca insanlar haliyle yalnızlaşıyor. Bu bayram namazında çıktıktan sonra şunu düşündüm keşke sitelere bayramlaşma yeri yapılsa gerçi bazı sitelerde böyle yerler var. Organize edilip düzene koyulsa iyi olur diye düşünüyorum. Gerçi bizim insanımız oraya da gelmez. İnsan oğlunun en çok ihtiyaç duyduğu insan her nedense bunun farkına varmayan binlerce insanımız var. İnsanı kandıran insanlar dahi var. Günümüz de her gün geçtikçe sayıları daha da artıyor. Şu kredi kartları icat olmasaydı esnafımızın işi daha da zor olurdu. Eskide esnaf deftere yazardı fakat vatandaş söz verdiği gün öderdi. Şimdi hemen kredi kartını kullanıyor oh ne güzel. Yine eski diyeceğim kapılarımızı kilidi yoktu. Bizim Malatya’mızda iç kapılar normal kapatılır dış kapının da sürgüsü olurdu yani kapı da ahşap sürgü de ahşap şimdi o kapılar olsa evler güvende olmaz. Şimdi en son teknoloji çelik kapılar olmasına rağmen kimse rahat değil. Güvenlik kamarası var, zaten sitelerde güvenlik görevlisi var. Bütün bunlara rağmen insanlar rahat değil. Dürüst insanlar daima sıkıntı çekiyor. İte geçmişle bugünün görünen farkları. Bizim zamanımız da yaşayan insanlarımız bilirler. Şimdi her imkân bol araba çok. Bizim çocukluğumuzda sayılı araba vardı bizim Malatya’mızda fayton vardı at arabası vardı. Şimdi minibüsler otobüsler dolu hamd olsun. O yıllar da insanlar yakın yerlere yürüyerek giderdi. Yine de isyan etmez sabırsız davranan olmazdı. Büyüklerine karşı saygısız olmazdı. Yani karşılıklı sevgi saygı vardı. İnsanlar birbirine gönülden saygı sevgi gösterirdi. Göstermelik olmazdı saygı sevgiler. İnsanlar birbirini gönülden severdi. Maalesef günümüzde çok sevgi saygılar göstermelik menfaat bitince ortada selam sabah kalmıyor. Candan dostlar yok mu var da çok az ne diyelim düzelir diye umut etmekten gayrı çaremiz yok. Yine insanlar birbirine güvenecek saygı sevgi ön sıraları alacak diye umut ediyorum. Bu bencil gidişat bize nereden geldi diye düşünüp duruyorum. Nereden kaldı derlerdi ya komşu komşunun külüne muhtaç derlerdi. Komşu deyince insanların yüzü gülerdi şimdi komşu komşuya selam vermek istemiyor. Allah sonumuzu hayırlı eylesin diye dua ediyorum. İnsana en çok faydalı olan insan tüccar olsan dünya kadar malın olsa insanlar olmazsa kime satacaksın bir düşün yine dört gözle insan bekleyeceksin. İş yapsan kime yaptıracaksın yine insana insanlar iş yeri açmazsa nerede iş bulup çalışacaksın. Ekmeğini kazanacaksın bir düşün. Ne diyeyim kadir kıymet bilmek lazım. Tek başına hiç kimse bir iş yapamaz. Etrafımızda ki insanların kıymetini iyi bilelim. Geçmiş geçmişte kaldı adı üzerinde geçmiş fakat geçmişte ders almamız önemli güzel geçen birlik beraberliği dayanışmayı günümüzde geleceğimizin teminatı olan gençlerimize anlatmalıyız diye düşünüyorum. Güzel olanları. Allah’a emanet olun bu duygularla yazmış olduğum şiirimi sizlerle paylaşayım.
ÖZLEDİM
Bugün duyguluyum içim yanıyor,
Ben köyümün yollarını özledim,
Halimi bilmeyen deli sanıyor,
Coşku dolu yıllarını özledim.
Yamaç yaylalara doğru koşardım,
Yalın ayak dere tepe aşardım,
Dar gelirle huzur dolu yaşardım,
Bahçelerde güllerini özledim.
Tarlalarda alıç armut olurdu,
İnsanlar paylaşır huzur bulurdu,
Güz gelince kış armudu olurdu,
Yere sarkan dallarını özledim.
Akrabalar hazır idi dar günde,
Amca dayı hala gelirdi önde,
Birkaç güzel hayal kalıyor dünde,
Yeşilini allarını özledim.
Birleşirdik Ramazan da Şabanda,
Koyun kuzu ayrılmazdı çobanda,
Arılar gezerdi yazı yabanda,
Sade berrak ballarını özledim.
Solmuyordu bahçelerin gülleri,
Kaya der anlattım bizim elleri,
Konuşunca bala benzer dilleri,
Bülbül gibi dillerini özledim.
Osman KAYA