Güncelliği açısından toplumsal birliğin ve dayanismanin onemli öğelerinden Abdal Musa Lokması; Anadolumuzun derin kültür damarlarında bazen tek bir lokma, tek bir nefes ya da tek bir kelimelik söz öyle çok şeyleri anlatır ki… Abdal Musa lokması da işte böyle bir derin anlatının ve anlamlar dünyasının taşıyıcısıdır. Abdal Musa Lokması, ne yalnızca bir yemek ne de yalnızca bir ritüeldir. Abdal Musa Lokması, bir topluluk hafızası, bir dayanışma çağrısı ve insanı insanla, insanı hakikatle buluşturan, geçmişten günümüze kadar yaşayan kadim bir gelenek ve görenektir.

Bugün Anadolumuzun birçok şehrinde, kasabasında, köyünde Abdal Musa lokması dağıtıldığında insanlar “ne güzel gelenek” deyip geçiyor belki. Ama o lokmanın asıl gücü, Anadolu’nun yüzyıllardır ayakta duran hoşgörü nefesinden gelir. Abdal Musa, Hacı Bektaş’ın yol kardeşi, gönül eri, dervişidir. Onun adına dağıtılan lokma ise yalnızca karın doyurmaz; gönlün açlığını da giderir, birlik olma ihtiyacına ses verir, soluk verir

Abdal Musa Lokmasının bir diğer önemli yönü de paylaşımın kutsallığını hatırlatmasıdır. Yenilen değil, paylaşılan bereketlidir. Bir kişinin niyetiyle pişer ama yüzlerce kişinin duasına karışarak anlam kazanır. Lokmayı alan da veren de aynı halkaya dahildir; biri ikram eder, diğeri kabul eder ve böylece “eşitlenme” gerçekleşir. Kimse kimseden üstün değildir.

Toplumsal olarak da bu lokmanın önemli bir işlevi vardır. Adalet duygusunu, eşitliği, sevgiyi, birliği, paylaşımı içermektedir. Modern dünyanın telaşında kolayca unuttuğumuz bu kavramları bir lokma aracılığıyla hatırlamak bile kıymetlidir. Çünkü bazen bir toplumu ayakta tutan şey, büyük reformlar değil; küçük ama köklü gelenekler olur.

Günümüz dünyasının uygulamalarinda, elbette ki eleştirilecek yönleri de vardır. Bazı yerlerde lokma dağıtımı, ritüelin özündeki tevazu yerine gösteriye dönüşebiliyor. Oysa Abdal Musa’nın yolu gösterişi değil, gönülden geleni esas alırdı. Asıl mesele, lokmayı kaç kişinin yediği değil, o lokmanın kaç kişinin kalbine dokunduğudur. Gelenek yaşatılacaksa özüyle yaşatılmalı; kalabalık değil, samimiyet çok önemli olmalıdır.

Abdal Musa lokması bize şunu hatırlatır: Bir lokma bile dünyayı güzelleştirebilir, yeter ki içinde paylaşma, niyet ve sevgi olsun. Belki de günümüz insanının en çok ihtiyaç duyduğu şey de tamda bu olsa gerektir. Birbirimize açılan bir tabak, bir dua, bir selam… Kısacası, insan olduğumuzu hatırlatan küçük bir dokunuş.

Bazen bütün mesele bir lokmadan ibarettir. Ama o lokma doğru yere değdiğinde, koskoca bir insanlık hikâyesini ayağa kaldırır.

Saygılarımla...