Türkiye alanlarda olmasa da, sosyal medya üzerinden referandum sürecine hızlı bir giriş yaptı.

Paylaşım trafiği hayli hızlı. Biryandan “evet” ciler diğer yandan “hayır” cılar.

Sanatçılar, futbolcular yarışa girmiş.

En hızlı yada ilk ben açıkladım telaşı.

En iyi paylaşımı, en okkalı lafı etmenin çabası.

Cep telefonu kamerasıyla yönetmenliğe, oyunculuğa soyunanlar.

Bir yandan büyük Türkiye için “EVET”, diğer yandan cumhuriyet için “HAYIR”

Başkanlık gelecek istikrar oluşacak, yok be kardeş diktatörlük.

Taraflar bir birlerini vatana ihanetle suçluyor. Biri için hain olan diğeri için yurtsever oluyor.

Rejim mi değişiyor, sistem mi değişiyor?

Kafalar bayağı karışık.

Bir grup futbolcu “sende var mısın?” çağrısı yapıyor, statlar “Mustafa Kemalin Askerleriyiz” modunda.

Kendi görüşlerini açıkladıkları yetmiyormuş gibi diğer insanlara da görüşlerini açıklamaları yönünde baskı oluşturuluyor. Yapılan çağrılarla, insanların özgürlüklerine müdahale ediliyor.

Evet dese bir grup saldırıyor, hayır dese diğer grup.

Bir dönem kahraman, şeytan, dinamo, atom karınca ilan ettiğimiz, beğendiğimiz, hayranı olduğumuz şahısları, görüşlerini açıkladıkları için bir anda hain, kalleş, satılmış ilan ediyoruz.

Sosyal medya denen ortamda söylemediğimiz laf, etmediğimiz hakaret kalmıyor.

Bir linç etme kampanyası, almış başını gidiyor.

Her zaman ki gibi meseleyi tartışmıyoruz. Neyin değiştiğini, anayasanın kaç maddesinin değiştiğini, ne getirip neleri götürdüğünü bilmiyoruz.

Her dönem önümüze sürülen 12 Eylül anayasası söylemini sineye çekiyoruz.

Dost toplantılarında lafı açar gibi yapıyor, hızla tekrar konudan uzaklaşıyoruz.

Demokrasimiz ne kazanacak? Neleri kaybediyoruz? Kimse farkında değil.

Daha kampanyanın başında “HAYIR” afişi asan birine yönelik ateşli silahla müdahale yaşanıyor.

Kendimiz gibi düşünmeyeni öteki ilan ediyoruz.

Davranışlarımızı ve tepkimizi oy verdiğimiz partinin konumuna göre ayarlıyoruz. Adeta kendi düşüncemizden uzaklaşıyor, bizden isteneni yapıyoruz.

Her soruna siyah beyaz gibi bakıyoruz.

Ve selam.

Hayatın her alanında hızla kamplaşıyoruz.

İki kutuplu tehlikeli bir sürece doğru ilerliyoruz.