Hani bazen söyleyecek çok sözün olur da, bakarsın şöyle bir etrafına ve sonra yutkunarak ‘ben kime ne anlatmaya çalışıyorum’ diye susarsın ya. Ve bazen hayat yorar insanı, şakalar yorar, beklemek yorar, özlemek yorar, affetmek yorar, hoş görmek yorar. Boş vermek bile yorar ve insan susar. Sonra bir bakmışız, tüm taşlar yerine oturmuş. Kafanda her şey sessizleşmiş, sorularının cevaplarını da almışsın. Oluruna varmış. Sadece zamanı var diyebiliyoruz…

Telafisi olmayan tek şey zamandır aslında. Geçme diyemezsin, durduramazsın, geçmişe gidemezsin. Geçmişi de bu güne taşıyamazsın ve yaşadıklarını silemezsin!

Şöyle bir baktığımızda bir yer var diyoruz. İnsan o yere ulaştığında bir daha eskisi gibi olamıyor. O yere kim nasıl ve ne zaman gider bilinmez ama gittiğinde eskisinden daha güçlü oluyorsun. Daha katı kararlar alıp daha keskin çizgiler çekiyorsun çünkü sen artık o yerde kendini korumayı öğreniyorsun.

Önce şok olur insan yaşadıklarına. Nasıl böyle şeyler olabilir diye düşünür. Neden hep iyiler hasta, iyiler yorgun, iyiler perişan. Gamsızlar sefada, arsızlar sağlam. İnsanın kendine soruları arttıkça, kendini ne çok ihmal ettiğini anlar kendini bulmaya çalışırken hayatı tanır aslında…

Evet; sustuğumuz şeyler var, hiç konuşmadıklarımız. İçinde kaybolduğumuz, şehirler ve içimizde kaybolup giden insanlar var. Eskisi kadar kafamıza takmasak da bazı şeyleri, bazen yine de içimizin almadığı, ruhumuzun kabullenmediği haksızlıklar var! Hak ettiklerimizle, vazgeçtiklerimizi ayırdığımızda ise, solumuzu sevdiklerimize, yolumuzu da Allah’a bırakalım… O’ki; varacağımız yeri de, duracağımız yeri de bizden daha iyi bilir…

Şöyle ki; biraz daha güzel olmayı denemeli insan. Biraz daha nazik olmayı, kırmayı değil de, kırmamayı öğrenmeli. Sevilmekten öte, güzel sevmeyi bilmeli. İncelikler yapmalı, hoş görünmeye çalışmalı. Güzel olduğuna inandığında, o vakit güzellikler gelecektir… Unutmayalım ki sabır da bir duadır…

Kısacası; Yaşarken öleceğini bilen tek varlıktır insan; buna rağmen kalp kırar, kötülük yapar. Üstelik de hiç ölmeyecekmiş gibi, hem de hiç umursamadan…