Sevmek bir sanat mıdır? Öyle ise eğer, bilgi ve çabaya gereksinimi vardır. Yoksa sevgi, kaderin bir lütfüyle, şanslı olanlarımızın kapıldığı tatlı bir duygumudur? Şüphesiz büyük çoğunluk ikinci önermeye inanmaktadır.

Şöyle ki; En zor şartta bile en kızgın anda bile, en beklenmedik yerde bile açan şemsiyedir sevgi…

Hayatımıza giren herkes değerlidir ama herkes özel değildir. Saygı hepsine verilirken, sevgi ise layık olana verilir.

Bir insan başka birine yani sevdiğine ne verir kendisinden verir, sahip olduğu en değerli şeyden,”yaşamından” verir. Bu o kişinin yaşamını diğer insan için feda ettiği anlamına gelmez, aksine içinde yaşattıklarından veriyordur.

Sevinçlerinden, ilgi duyduğu şeylerden, anlayışından, bilgisinden, mizahından, üzüntüsünden, içinde canlı olan her şeyden. Ve bazen ise bişeyler vermek için bir bakış bile yetebilir. Sevgi yalnız belli bir insana bağlılık değildir; bir tutumdur; kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır.

Kişi yalnız bir tek insanı seviyor, başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa, sevgisi sevgi değil, birlikte yaşamaya bağlılık ya da yaygınlaştırılmış bir bencilliktir.

Bir insanı hiçbir sebep yokken, yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız, işte bu, geçek sevgidir. Sevgi, insanın varoluş sorununun yanıtıdır. İnsan seviyorsa iki şeyi asla yapmaz. Aldatmaz ve ağlatmaz. Çünkü aldatmak insan onuruna; ağlatmak ise insan yüreğine yapılmış en çirkin saldırıdır.

Dilimizde fazlaca veya en yanlış kullanılan bir kelime varsa, o da sevgidir. Şunu ya da bunu sevdiğimizi söylediğimizde, daha ziyade bunu tercih ettiğimizi veya şunu istediğimizi söyleriz. Tercih veya istek sevgi değildir.

Aslında çoğumuz sevgiyi başka şeylerle karşılaştırırız. Bunun nedeni çoğunlukla, gerçek sevginin özel olduğunu söyleyen romantik sevgi efsanesinin egemenliğidir.

Belki de dünyamızı etkileyen en güçlü yanılsama sevgini bir bağımlılık haline gelmesidir. Fakat kalbimizin birisine veya bir5 şeye bağımlı hale geldiği anın tamamen farkındaysak, kalbin doğal enerjisini, yani sevgiyi; üzüntüye, öfkeye ve korkuya dönüştürdüğümüzün de farkına varırız. Ve sonra da bu güçlü duyguların nereden geldiğini merak ederiz. Böylece, sevgi ihtiyacımızı karşılamak için istediğimiz şeyi veya kişiyi elde etme fikri doğar.

Sevginin elde edebilmesi gerektiği fikri öylesine güçlü bir yanılsamadır ki, yaptığımız hatayı çoğumuzun görmesi hemen hemen imkânsız hale gelir.

Sevgi mutlu bir hayatın temeli, sevgi görmek ve sevgi vermek ile oluşturulur. Oysa insanların çoğu mutluluğun yalnızca sevgi görmek olduğunu, sevgi gösterdiği kişiden karşılık almak olduğunu düşünür. Böyle düşünen bir kişi sevgi gösterdiği kişiden karşılık bekler ve alamayınca da bir takım pişmanlıklar yaşar.

Bu pişmanlıkların yaşanmaması için sevmeyi bilmek, sevmek ve sevgi dolu olmak gerekir. Ve sevgiyi anlayabilmek zor olsa gerek…

Sizin kimi ne kadar sevdiğiniz önemli değil, şimdilerde benim için… Sizin kimi ne kadar sevdiğinizden daha çok, sizi kimin ne kadar sevdiği ya da sevmediği çok daha önemli…

Yüreğinizde sevginin eksilmemesi dileğiyle…