Kurban bayramını da içeriğinden uzak, buruk bir şekilde kutluyoruz. Son 4-5 yılın bütün olumsuzluk ve maddi manevi kayıplarına inat ayakta kalmaya çalışarak, acıları içimize atarak, yeni yaşama adapte olmaya çalışıyoruz.

Bayramlar bizlerde sevgiyi, saygıyı, barışı, birlikteliği sembolize etmektedir. Küsler bayramlarda barıştırılır, aile birlikteliği bayramlarda sağlanır. Dost akraba ziyaretleri bayramlarda gerçekleştirilir. En yeni giysiler özene bezene düzenlenip bayramlarda giyilir. Mezarlıklar, hasta ziyaretleri bayramlarda gerçekleştirilir. Tatlı çeşitleri, ev temizlikleri bayramlarda yapılır. Herkes de bir tatlı heyecan ve telaş vardır. Şekerler seçilir, içecekler hazırlanır. Kısaca kahkahaya, dostluğa, neşeye zaman ve zemin hazırlanır. Tabii ki de özlenir geçmişte yaşananlar. Marcel Proust’unda dediği gibi "Bir yerin özleminiduyduğumuzda, gerçekteo yere karşılık gelen zamandilimini arıyoruzdur demektir. Yerleri değil zamanları özleriz" . Özlüyoruz zamanı, mekânı, dostları…

İçinde bulunduğumuz koşullar, umutsuzluk, belirsizlik, karamsarlık bayramların anlamını gerçeklikten uzaklaştırarak, anlam erozyanına uğratmıştır. Maddi koşullar bayramı bayramca yaşamamıza engel olmuştur. Büyük bir heyecanla beklenilen ve planlanan bayramlar yerini maddi endişelere bırakmıştır. Bu karmakarışık duygularla bayramınızı kutluyorum. Özlemden olsa gerek yıllar önce yazdığım Arguvan şiirimi, bayramcalık olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ders Olsun Be Arguvanlım

Tahir idi elli dörtte Arguvan oldu.

Heyelanlar ile umutlarımız soldu.

Kırk altı pare köyde insana ne oldu?

O da anlayana ders olsun be Arguvanlım

Hizmetleri bekleyip durur gözlerimiz.

Karanfildir, muhalefettir sözlerimiz.

Barıştır, onurdur bizim mücadelemiz.

O da anlayana ders olsun be Arguvanlım.

Sevdalarımıza sözdür, kırmızı güller;

Ahlarla, amanlar ile yoğrulur diller;

Susarak da söylenebilir güzel şeyler.

O da anlayana ders olsun be Arguvanlım.

Yazgılarıydı gurbet ellerine gitmek,

Acımızı türkülerimizle söylemek,

Gökteki piyade yıldızlar gibi sevmek.

O da anlayana ders olsun be Arguvanlım.

Sevdik de iğde çiçeklerine sarıldık

Saçını yana taramış diye darıldık.

Renklerini bırakıp insana karıldık.

O da anlayana ders olsun be Arguvanlım.

Armut ağaçlarına yaslanıp da durduk.

Türkülerimize dem, aşklara gem vurduk.

Ehli için ehlince, ehillere sorduk

O da anlayana ders olsun be Arguvanlım.

Gâh camlardan seyrederdik nazlı can yarı,

Gâhi de yatakta soyardık çürük narı,

Tozlu yollarıyla bilirdik Arguvan’ı.

O da anlayana ders olsun be Arguvanlım.

Arguvanlının dilindedir özü, paktır;

İnsanlığa hizmet eder, alnı apaktır;

Pirimiz İmam Ali, inandığı haktır,

O da anlayana ders olsun be Arguvanlım.

Hakkı Ayas’ım can Arguvan sevdamdır;

Türküleriyle, balık da tatlı belamdır;

İnsanlıkla özgürlükler benim davamdır.

O da anlayana ders olsun be Arguvanlım.

AYAS Hakkı